Selam!
Hicrî üçüncü asırda
müstakil ilimlerin ortaya çıkması ile birlikte her ilim dalı hadis ve sünnete kendi zâviyesinden
yaklaşmış, hadis ve sünnetin anlaşılması ve yorumlanması konusunda farklı yaklaşımlar söz
konusu olmuştur. Bu farklı yaklaşımlardan birisini, bilgi kaynağı, bilgiyi elde etme yöntemi,
Kurân-ı Kerim ve hadisleri anlama ve yorumlama yöntemi gibi konularda diğer islâmî
geleneklerden farklı bir yaklaşıma sahip olan, hadis ve sünnete marifet ve bâtın temelli
yaklaşıp, hadisleri işârî yönden yorumlayan mutasavvıflar ortaya koymuşlardır.
hadisi referans alıp almama yönüyle tartışılmıştır. Ancak bunun karşısında tasavvuf ehli her
fırsatta kendi ilimlerinin Kurân-ı Kerim ve hadis temelli olduğunu vurgulama gereği duymuş,
bu iki kaynağa yaklaşımlarının diğer ilimlerden, lugavî, fıkhî yaklaşımlardan farklı olduğunu,
ortaya koyma ihtiyacı hissetmiştir.
mânaları da vardır. Tasavvufî hadis yorumculuğu zâhire karşılık bâtına, ibâreye karşılık
işâretlerlere ibret ve itibâra, hükümlere karşılık hikmetlere dayanır. Her şeyden önce
tasavvufî yorum söyleneni değil, söylenmek isteneni temel alır.
Tasavvuf geleneğinde bir metnin
anlaşılması ve yorumlanmasında en çok başvurulan bu temel kavramlar sûfî ya da ârifi
doğrudan metin ya da ibârede görünmeyen ancak saklı bulunan bir bilgiyi arama ve onu
yorumlamayla baş başa bırakmaktadır.
Ricâl, isnâd ve râvilerle ilgili hadis ilimlerini, lügat ilimlerini ve genel anlamda zâhîri
ilimleri kabuk ya da âlet ilimleri olarak değerlendiren sûfîlerin hadis ilmine ve hadislere
yaklaşımı bir hadisçinin ya da fıkıhçının yaklaşım tarzından farlıdır. Sûfî ya da ârif için hadisler
konusunda asıl önemli olan manâ ve maksatları tespit etmektir. Onlara göre manâ ve maksadı
tespit etmek ise ilimlerin özüdür. Hadislerdeki manâ ve maksatları tespit etmeye hedefleyen
sûfîlerin hadisleri yorumlamayı temel kabul ettiklerini belirtmek gerekir.
metinleri anlama ve yorumlama metodu bakımından diğer İslâmî disiplinlerden farklı bir yaklaşım
tarzı ortaya koymuştur. Özellikle âyet ve hadislerin anlaşılması ve yorumlanması ile ilgili bu
farklı yaklaşım tarzı bazı sûfilerin ifade ettiği üzere Hiçbir velî yeni bir şeriat getirmez. Ancak
Kur'ân ve sünnet hakkında yeni bir anlayış (fehm) getirir. şeklinde ifadesini bulmaktadır. Bu
durum sûfilerin âyet ve hadislere farklı yorumlar getirmelerine ne kadar ehemmiyet verdiklerini
göstermektedir. Tasavvuf klasikleri ve tasavvufi hadis şerhleri incelendiğinde sûfilerin hadislere
dair farklı yorum arayışlarının üç alanda kendisini gösterdiği görülecektir. Bunlardan birincisi
işârî yorumlardır. İkincisi nazarî yorumlar, üçüncüsü ise hikmetlere dair yorumlardır.
yorumlarıyla ilgilidir. Ehl-i tasavvuf lafızlar ve ibârelerde saklı bulunan bâtın manaya dayanan
yorumlarını işâret kavramıyla ifade etmiş ve işâretlere dayanan yorumlar işârî yorum olarak
adlandırılmıştır. Sûfiler genel olarak işâret ya da işâretle yakın anlamda kullanılan itibâr
kavramıyla zâhiri iptal etmeyen bir manayı kastetmişlerdir. Hadis yorumlarında bunun pek çok
örneklerini vermişlerdir.
çoğunlukla ya Muhasibî (243/857), Hakîm et-Tirmizî (320/932), Ebû Tâlib el-Mekkî (386/996)
gibi sûfiler özelinde
şahıs merkezli
erken dönem,
hicri ilk üç asır
gibi belirli dönemlerle3 sınırlandırılarak ele alınmıştır.
Ameli-Tasavvufta Aşırı Yorumlar:
Devam edecek........
Hicrî üçüncü asırda
müstakil ilimlerin ortaya çıkması ile birlikte her ilim dalı hadis ve sünnete kendi zâviyesinden
yaklaşmış, hadis ve sünnetin anlaşılması ve yorumlanması konusunda farklı yaklaşımlar söz
konusu olmuştur. Bu farklı yaklaşımlardan birisini, bilgi kaynağı, bilgiyi elde etme yöntemi,
Kurân-ı Kerim ve hadisleri anlama ve yorumlama yöntemi gibi konularda diğer islâmî
geleneklerden farklı bir yaklaşıma sahip olan, hadis ve sünnete marifet ve bâtın temelli
yaklaşıp, hadisleri işârî yönden yorumlayan mutasavvıflar ortaya koymuşlardır.
Tasavvuf hareketi, ortaya çıkışından günümüze kadar büyük çoğunlukla Kurân veYani
Peygamber
Sahabe
4 halifa
Tabeyiin
......den 300 sene sonra
Ve
...islâmî geleneklerden farklı ....
hadisi referans alıp almama yönüyle tartışılmıştır. Ancak bunun karşısında tasavvuf ehli her
fırsatta kendi ilimlerinin Kurân-ı Kerim ve hadis temelli olduğunu vurgulama gereği duymuş,
bu iki kaynağa yaklaşımlarının diğer ilimlerden, lugavî, fıkhî yaklaşımlardan farklı olduğunu,
ortaya koyma ihtiyacı hissetmiştir.
Sûfîlere göre âyetlerin yanı sıra hadislerin de zâhir anlamlarının yanı sıra bâtınDevamli Islam dan dislanmislardir.
Onlarda ;
...gereği duymuş,...
....ihtiyacı hissetmiştir.....
...lerdir.
mânaları da vardır. Tasavvufî hadis yorumculuğu zâhire karşılık bâtına, ibâreye karşılık
işâretlerlere ibret ve itibâra, hükümlere karşılık hikmetlere dayanır. Her şeyden önce
tasavvufî yorum söyleneni değil, söylenmek isteneni temel alır.
Tasavvuf geleneğinde bir metnin
anlaşılması ve yorumlanmasında en çok başvurulan bu temel kavramlar sûfî ya da ârifi
doğrudan metin ya da ibârede görünmeyen ancak saklı bulunan bir bilgiyi arama ve onu
yorumlamayla baş başa bırakmaktadır.
Ricâl, isnâd ve râvilerle ilgili hadis ilimlerini, lügat ilimlerini ve genel anlamda zâhîri
ilimleri kabuk ya da âlet ilimleri olarak değerlendiren sûfîlerin hadis ilmine ve hadislere
yaklaşımı bir hadisçinin ya da fıkıhçının yaklaşım tarzından farlıdır. Sûfî ya da ârif için hadisler
konusunda asıl önemli olan manâ ve maksatları tespit etmektir. Onlara göre manâ ve maksadı
tespit etmek ise ilimlerin özüdür. Hadislerdeki manâ ve maksatları tespit etmeye hedefleyen
sûfîlerin hadisleri yorumlamayı temel kabul ettiklerini belirtmek gerekir.
Tasavvuf hareketi ortaya çıkışından itibaren temel aldığı konular, bilgi kaynakları, diniHani su durmadan ayet/hadisleri kafalarina gore yorumluyorlar suclamasi var ya!
Yavuz hirsiz ev sahibini bastiriyor.
Yani Allah cc/Muhammed as ne derse desin
Onemi yok!
Onemli olan seyhin yukledigi anlam.
Gidip Allah cc na ve Muhammed as'a KESF ile soruyor ya!
metinleri anlama ve yorumlama metodu bakımından diğer İslâmî disiplinlerden farklı bir yaklaşım
tarzı ortaya koymuştur. Özellikle âyet ve hadislerin anlaşılması ve yorumlanması ile ilgili bu
farklı yaklaşım tarzı bazı sûfilerin ifade ettiği üzere Hiçbir velî yeni bir şeriat getirmez. Ancak
Kur'ân ve sünnet hakkında yeni bir anlayış (fehm) getirir. şeklinde ifadesini bulmaktadır. Bu
durum sûfilerin âyet ve hadislere farklı yorumlar getirmelerine ne kadar ehemmiyet verdiklerini
göstermektedir. Tasavvuf klasikleri ve tasavvufi hadis şerhleri incelendiğinde sûfilerin hadislere
dair farklı yorum arayışlarının üç alanda kendisini gösterdiği görülecektir. Bunlardan birincisi
işârî yorumlardır. İkincisi nazarî yorumlar, üçüncüsü ise hikmetlere dair yorumlardır.
Bâtın kavramı diğer yönüyle tasavvufî hadis yorumculuğunun işâretlere dayananHiçbir velî yeni bir şeriat getirmez. Ancak
Kur'ân ve sünnet hakkında yeni bir anlayış (fehm) getirir.
Ne guzel !
Gundeme,zamana,duruma gore
Uydur uydur soyle.
Sonrada yeni bir seriat degil de!
Peki ne?
yorumlarıyla ilgilidir. Ehl-i tasavvuf lafızlar ve ibârelerde saklı bulunan bâtın manaya dayanan
yorumlarını işâret kavramıyla ifade etmiş ve işâretlere dayanan yorumlar işârî yorum olarak
adlandırılmıştır. Sûfiler genel olarak işâret ya da işâretle yakın anlamda kullanılan itibâr
kavramıyla zâhiri iptal etmeyen bir manayı kastetmişlerdir. Hadis yorumlarında bunun pek çok
örneklerini vermişlerdir.
Tasavvufî hadis yorumculuğu ise,Dedikleri Kur'an'da Yok!
Dediklerini aciklayan ayetler
Kur'an'da YOK!
Ne yapacaklar?
Bu,su ayetler sunu isaret ediyor
....diyecekler.
Bunu yaparken de ayetlerin icinden cumleler sececekler.
Hasr 7 yi kullanmalari gibi.
Onlar icin
Muslumanin soyle dusunmesi hic onemli degildir.
"Allah cc ne soylerse direk soyler.
Kizim sana soyluyorum,gelinim sen anla anlayisi
SUNETULLAH'TA YOKTUR!
çoğunlukla ya Muhasibî (243/857), Hakîm et-Tirmizî (320/932), Ebû Tâlib el-Mekkî (386/996)
gibi sûfiler özelinde
şahıs merkezli
erken dönem,
hicri ilk üç asır
gibi belirli dönemlerle3 sınırlandırılarak ele alınmıştır.
Ameli-Tasavvufta Aşırı Yorumlar:
Devam edecek........