Şeytan ve Firavunu da sevmeli miyiz? Yaratılanı severim yatandan ötürü, sözünü tez alırsak, Şeytanı, Firavun'u da Allah yarattı, onları da mı seveceğiz?
- Evvela bu söz, dinî bir nas/bir ayet veya hadis değildir. Bu sebeple, her konuda bununla amel etmek gerekmez.
- İkincisi: Her kuralın istisnaları olduğu gibi, bu vecizenin de istisnaları vardır, Şeytan, Firavun gibiler bu istisnalardan bazılarıdır.
- Üçüncüsü: Bu sözü söyleyenin durumu ve sözün arka planındaki niyet, çok büyük önem arz etmektedir. Yunus Emrenin bununla Allah düşmanlarını da sevin demek istemediği kesindir. Çünkü, Allah için sevmek kadar, Allah için buğz etmek de İslamın önemli bir prensibidir. Yunus Emrenin bunu bilmemesi veya düşünmemesi, söz konusu olmasa gerektir.
- Dördüncüsü: Bu sözden kast edile şu olsa gerektir: masum hayvanları, bitkileri, çevreyi ve masum insanlardan oluşan yaratılanları severim yatandan ötürü. Yaratan yarattıklarını -sanatı olduğu için- sever. Yaratanın sevdiklerini, ben de severim. Bu gerçek şunu da gösterir ki, Yaratanın sevmediklerini ben de sevmem. Yaratana düşmanlık bayrağını açanları yaratan sever mi? Elbette sevmez..
- Beşincisi: Sevmek veya sevmemek, bir varlığın bütün olarak değil, farklı yönlerden dolayı değerlendirilir. Buna göre, bir şeyi bir yönden sevmek, diğer bir yönden sevmemek mümkündür. Bu açıdan şeytanın yaratılması, Hz. Ebu Bekir (ra) gibi mümtaz bir simanın, Müseyleme gibi bir kezzaptan farklı bir kişiliğe sahip olduğunun anlaşılmasına vesile olduğu için güzeldir, diğer şeytanlıkları için de kötüdür. Her varlık, Allahın sanatı olduğu, değişik yönlerden onun varlığına ve birliğine şahadet ettiği için, güzeldir. Firavun da böyledir. Fakat, iradesiyle inkârcılığa gidip, Allaha karşı isyan ettiği için de nefrete layıktır.
Yunus Emrenin bu sözü, Allahın sanatı olması yönüne bakıyor..
Okunma Sayısı : 3545
Sorularla İslamiyet.com
- Evvela bu söz, dinî bir nas/bir ayet veya hadis değildir. Bu sebeple, her konuda bununla amel etmek gerekmez.
- İkincisi: Her kuralın istisnaları olduğu gibi, bu vecizenin de istisnaları vardır, Şeytan, Firavun gibiler bu istisnalardan bazılarıdır.
- Üçüncüsü: Bu sözü söyleyenin durumu ve sözün arka planındaki niyet, çok büyük önem arz etmektedir. Yunus Emrenin bununla Allah düşmanlarını da sevin demek istemediği kesindir. Çünkü, Allah için sevmek kadar, Allah için buğz etmek de İslamın önemli bir prensibidir. Yunus Emrenin bunu bilmemesi veya düşünmemesi, söz konusu olmasa gerektir.
- Dördüncüsü: Bu sözden kast edile şu olsa gerektir: masum hayvanları, bitkileri, çevreyi ve masum insanlardan oluşan yaratılanları severim yatandan ötürü. Yaratan yarattıklarını -sanatı olduğu için- sever. Yaratanın sevdiklerini, ben de severim. Bu gerçek şunu da gösterir ki, Yaratanın sevmediklerini ben de sevmem. Yaratana düşmanlık bayrağını açanları yaratan sever mi? Elbette sevmez..
- Beşincisi: Sevmek veya sevmemek, bir varlığın bütün olarak değil, farklı yönlerden dolayı değerlendirilir. Buna göre, bir şeyi bir yönden sevmek, diğer bir yönden sevmemek mümkündür. Bu açıdan şeytanın yaratılması, Hz. Ebu Bekir (ra) gibi mümtaz bir simanın, Müseyleme gibi bir kezzaptan farklı bir kişiliğe sahip olduğunun anlaşılmasına vesile olduğu için güzeldir, diğer şeytanlıkları için de kötüdür. Her varlık, Allahın sanatı olduğu, değişik yönlerden onun varlığına ve birliğine şahadet ettiği için, güzeldir. Firavun da böyledir. Fakat, iradesiyle inkârcılığa gidip, Allaha karşı isyan ettiği için de nefrete layıktır.
Yunus Emrenin bu sözü, Allahın sanatı olması yönüne bakıyor..
Okunma Sayısı : 3545
Sorularla İslamiyet.com