Bunu biz değil Zaman gazetesinin tarih çarpıtıcı tarihçisi Mustafa Armağan söylüyor.
Mustafa Armağan, 10 Ocak Pazar günü Zaman Pazar’da “Şeyh Said, Kürt devletinin başına bir Türk’ü geçirecekti” başlıklı bir yazı yazdı. Yazısında, önümüzdeki dönem çok tartışılacağından hareketle Şeyh Sait isyanına değinmiş.
Armağan yazısına İngilizleri savunmakla başlamış: “Bakmayın Genelkurmay’ın isyanda İngiliz parmağı olduğu iddiasına; 1925 Mart’ında İngiliz Büyükelçisi Ronald Lindsay’in bizzat Başbakan İsmet İnönü’ye söylediği gibi İngiltere, Türkiye’nin ‘barış içinde yeniden yapılanması’nı beklemekteydi. İçerideki huzursuzlukların İngilizlerin de aleyhine olacağına kuşku yoktu.”
Ancak isyanın neticesi hiç de Mustafa Armağan’ın dediği gibi olmadı. Şeyh Sait İsyanı’ndan sonra özellikle Musul ve Kerkük gibi Misak-ı Milli sınırları içinde olan bölgelerdeki gelişmeler Türkiye’nin aleyhine, İngilizlerin lehine gelişmişti. Yani isyanın arkasında İngilizlerin olduğu doğruydu.
Mustafa Armağan’a göre isyanın sebebi de Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun çıkarılması ve Halifeliğin kaldırılması imiş. Çünkü Armağan’a göre “İsyanın en ciddi gerekçelerinden birisini, 1924 Mart’ında mahkemelerde yalnızca Türkçenin kullanılması ve Kürtçenin okullarda yasaklanması oluşturmaktadır. Böylece zaten ancak 215 adet okulu ve 8.400 öğrencisi bulunan Kürtlerin yaşadığı bölge (o sırada Türkiye’deki toplam okul sayısı 4.875, öğrenci sayısı ise 382 bindi), eğitim sisteminden tamamen dışlandı, üstüne üstlük okullar kapatılırken bir de ‘eğitim vergisi’ çıkarıldı.
Durum gerçekten tuhaftı. Eğitim hayatı bir kararla bitirilen bir bölgeden eğitim vergisi alınması tepkilere yol açmakta gecikmedi. Bir adım daha atılarak medreseler de kapatıldı ve nihayet Türk-Kürt birlikteliğinin son simgesi olan Halifelik de kaldırıldı.”
Buradaki özellikle “Türk-Kürt birlikteliğinin son simgesi Halifelik” sözlerine de dikkat çekmek gerekir. Şeriatçılar Kürt meselesinde çözüm olarak hep İslam kardeşliği masalını anlatırlar ama ilk kez bu kadar açıktan Halifelik kaldırıldığı için etnik bir kargaşanın çıktığı söyleniyor. Türk-Kürt çatışmasını önlemenin yolu ise Mustafa Armağan’a göre yine Halifeliği geri getirmek herhalde.
Klasik Şeriatçı tavrı. İngiliz koruyuculuğu ve Cumhuriyet düşmanlığı. Ne de olsa Halife dedikleri adam İngiliz gemisiyle yurtdışına kaçmıştı.
Her neyse, Şeyh Sait isyanın sonunda kurmayı planladığı Kürt devletinin -ki aynı zamanda Halifelik yönetimi olacak- başına bir Türk getirecekmiş. Hem de Abdülhamit’in oğullarından birini. Yani adam bir Kürt devleti kurmak için ayaklanacak sonra da tutup başına bir Türk oturtacak öyle mi?
Bu arkadaşlar herkesi Fethullah’ın müridi sanıyorlar herhalde ki böyle deli saçması tezlere inanmamızı bekliyorlar.
Deli saçması dedim çünkü Mustafa Armağan’ın referanslarından biri de Şeriatçı sözde tarihçi Kadir Mısıroğlu.
Adamın kim olduğu ise hepinizin malumu.
Okan İşbecer
Mustafa Armağan, 10 Ocak Pazar günü Zaman Pazar’da “Şeyh Said, Kürt devletinin başına bir Türk’ü geçirecekti” başlıklı bir yazı yazdı. Yazısında, önümüzdeki dönem çok tartışılacağından hareketle Şeyh Sait isyanına değinmiş.
Armağan yazısına İngilizleri savunmakla başlamış: “Bakmayın Genelkurmay’ın isyanda İngiliz parmağı olduğu iddiasına; 1925 Mart’ında İngiliz Büyükelçisi Ronald Lindsay’in bizzat Başbakan İsmet İnönü’ye söylediği gibi İngiltere, Türkiye’nin ‘barış içinde yeniden yapılanması’nı beklemekteydi. İçerideki huzursuzlukların İngilizlerin de aleyhine olacağına kuşku yoktu.”
Ancak isyanın neticesi hiç de Mustafa Armağan’ın dediği gibi olmadı. Şeyh Sait İsyanı’ndan sonra özellikle Musul ve Kerkük gibi Misak-ı Milli sınırları içinde olan bölgelerdeki gelişmeler Türkiye’nin aleyhine, İngilizlerin lehine gelişmişti. Yani isyanın arkasında İngilizlerin olduğu doğruydu.
Mustafa Armağan’a göre isyanın sebebi de Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun çıkarılması ve Halifeliğin kaldırılması imiş. Çünkü Armağan’a göre “İsyanın en ciddi gerekçelerinden birisini, 1924 Mart’ında mahkemelerde yalnızca Türkçenin kullanılması ve Kürtçenin okullarda yasaklanması oluşturmaktadır. Böylece zaten ancak 215 adet okulu ve 8.400 öğrencisi bulunan Kürtlerin yaşadığı bölge (o sırada Türkiye’deki toplam okul sayısı 4.875, öğrenci sayısı ise 382 bindi), eğitim sisteminden tamamen dışlandı, üstüne üstlük okullar kapatılırken bir de ‘eğitim vergisi’ çıkarıldı.
Durum gerçekten tuhaftı. Eğitim hayatı bir kararla bitirilen bir bölgeden eğitim vergisi alınması tepkilere yol açmakta gecikmedi. Bir adım daha atılarak medreseler de kapatıldı ve nihayet Türk-Kürt birlikteliğinin son simgesi olan Halifelik de kaldırıldı.”
Buradaki özellikle “Türk-Kürt birlikteliğinin son simgesi Halifelik” sözlerine de dikkat çekmek gerekir. Şeriatçılar Kürt meselesinde çözüm olarak hep İslam kardeşliği masalını anlatırlar ama ilk kez bu kadar açıktan Halifelik kaldırıldığı için etnik bir kargaşanın çıktığı söyleniyor. Türk-Kürt çatışmasını önlemenin yolu ise Mustafa Armağan’a göre yine Halifeliği geri getirmek herhalde.
Klasik Şeriatçı tavrı. İngiliz koruyuculuğu ve Cumhuriyet düşmanlığı. Ne de olsa Halife dedikleri adam İngiliz gemisiyle yurtdışına kaçmıştı.
Her neyse, Şeyh Sait isyanın sonunda kurmayı planladığı Kürt devletinin -ki aynı zamanda Halifelik yönetimi olacak- başına bir Türk getirecekmiş. Hem de Abdülhamit’in oğullarından birini. Yani adam bir Kürt devleti kurmak için ayaklanacak sonra da tutup başına bir Türk oturtacak öyle mi?
Bu arkadaşlar herkesi Fethullah’ın müridi sanıyorlar herhalde ki böyle deli saçması tezlere inanmamızı bekliyorlar.
Deli saçması dedim çünkü Mustafa Armağan’ın referanslarından biri de Şeriatçı sözde tarihçi Kadir Mısıroğlu.
Adamın kim olduğu ise hepinizin malumu.
Okan İşbecer