Merhaba
Nadir topraklar önemli özellikleri olan 17 metalden oluşmaktadırlar. Bu topraklar yeni teknolojilerde kesif bir biçimde kullanılmaktadır: laser, cep telefonu, sıvı kristal ekranlar ve kitle iletişiminin tüm aletleri bu maddelerden oluşmaktadır. Yeni beliren 'yeşil'' sanayiler de bu maddelere bağımlı olmaya başladılar: hibrid araba aküleri, güneş enerjisi panoları, düşük tüketimli ampuller, rüzgar enerjisi ( éolien ) türbinleri bu güçlendirici maddelere bağımlılıklarını çoğaltmaktadırlar: neodim, lütesyum, disprosyum, öropyum, terbyum, lantan, itriyum, skandyum bu maddelerin bazılarıdır.
Bu maddelerin petrol rafineri sanayinde de katalizör olarak kullanıldığını ekleyebiliriz. Silah sanayiinin de uzun menzilli füzelerin, kumandalı mermilerin, radar ve zırhlı aleterin yapımında kullanıldıkları da biliniyor.
Dünya 'nadir toprak' talebi yılda % 10 artıyor. On yıl içerisinde 40 000' den 120 000 tona çıktı. Amerikan, Japon ve Avrupa sanayileri bu topraklardan vazgeçmez hale geldiler. Nadir topraklar olmaksızın modern teknolojinin önemli bir bölümü var olamaz. Örnegin cep telefonlarının ve bilgisayarların minyatürleşmesini bu madenlere borçluyuz. Genellikle yeni bir sanayi modeli ne kadar yeni ise ( hafif, dayanıklı, küçük, çevredostu ise ) o kadar da nadir topraklara bağımlılığı artmaktadır. Japonya bu saptamanın çok iyi bir kanıtıdır. Toyota' nın Prius hibrid model arabasının aküsünün yapımı için yılda 10 000 ton nadir toprağa ihtiyacı olduğu biliniyor. Yeşil sanayi aynı şekilde giderek nadir topraga bağımlılığını çoğaltıyor. Büyük boyutta bir eolyen türbininin birkaç yüz kilo nadir topraktan oluştuğunu unutmayalım.
Dünya nadir toprak rezervlerinin % 40 ile 50' si Çin' in elinde bulunmaktadır (US Geological Survey. ) ABD, Avustralya, Kanada, Kazakistan ve Vietnam' da önemli rezervler var. Öyleyse, neden tüm dünyada konuyla ilgili bir hassasiyet seziliyor. Bunun sebebi, 2010 yılında yeryüzünden çıkarılan 125 000 ton nadir toprak oksidinin % 97' si Çin'de üretilmektedir. Bu mutlak bir tekel. İlk nadir toprak madenleri 1927 yılında Bayan Obo' da bulunur. 1960 yılına kadar Çinliler bu toprakların küresel öneminin bilincinde değildirler. Bu tarihten itibaren, bilhassa İç Moğolistan rezervlerini ucuz fiyatlara pazarlayarak, diğer nadir toprak üreten ülkeleri ekonomik olarak boğma yolunu seçtiler. Rakiplerin birer birer dize gelmesinin baş sebebi bu üretimin ağırlığı idi; bu nadir toprak madenlerinin üretimi ve değerlendirilmesi hem pahalıya mal olmakta, hem de çevreyi çok kirletmektedir. Gerçekten de nadir toprakların rafinerisi son derece kirletici kimyevi maddeleri gerektirmekte ve birçok radyoaktif atıklar bırakmaktadır.
Baotu madenleri işçilerinin sihhatını kurban ederek, Çin, bu maddelerin üretimini devam ettirmekte kararlı. Bu işçilerde rastlanan kanserler anormal bir çoğalma göstermektedir. Amerikan Jeoloji ve Maden Araştırmaları Bürosundan ( BRGM ) ekonomist Christian Hocquard ''bu nadir toprakların yenilenebilir enerjiler için kullanımıyla, üretiminin çevre kırleticiliği arasında ciddi bir paradoks vardır'' saptamasını yapmaktadır. Çin' in bu üretimi terk etmesi için daha çok kanser ve ölüme ihtıyacı var ! 1970 yılında Deng Xiaoping, bu madenleri ''Çin' in petrolü'' diye nitelemişti. Çin, amerikan, japon ve avrupalı müşteriyle her gün giderek artan bir güç ilişkisi geliştirmektedir. Senkaku Adaları krizi bu ilişkilerin en güzel kanıtıdır.
Bazı gözlemciler, Çin' in giderek nadir topraklar politikasını değiştirebileceği, 'bağımlı kılma stratejisinden' 'boğazlama stratejisi' ne geçebileceğini ileri sürmektedirler. Bu senaryoda Çin ihracatını iki hedefle azaltabilir: fiyatları yükseltmek ve tekelini güçlendirmek ( neodim' in tonu Ağustos 2010' da 32 000 dolara ulaştı; bu ise yılda % 60 yükselmeye tekabül eder ) diğer yandan nadir toprak madenlerini yerel üretim için kendisine saklaması. Çin uzun yıllar nadir toprak ham maddesi üretip ihraç ettikten sonra, artık daha yüksek artık değerli mallar üretmeyi hedeflemektedir. Çin sanayi yatırımları giderek daha çok nadir toprak talebinde bulunmaktadır. İç pazar giderek daha çok bu madenleri tüketen mallar taleb etmektedir.
Fakat amerikan, japon ve avrupa sanayilerinin endişesi daha objektif sebeplere de dayanıyor. Çin nadir toprak üretim sektörü 2010 Ağustosundan bu yana yeni bir örgütlenme ve tekelleşme içerisinde. Çin üretiminin % 75' ini temsil eden Baotu Steel, giderek Güney Çin' in diğer madenlerini satın almakta ve tekelini büyütmektedir. Bu yeni tekelin hedefleri, çevre korumasında yenilikler getirme ve bilhassa nadir toprak kara borsasına ve kaçakçılığına mani olmak. Dünya pazarına tamamen hakim olabilmek için Çin hükümeti sanayicilerini yabancı nadir toprak üreten veya dönüştüren sanayileri satın almaya teşvik etmektedir ( Avustralya, Kanada vs .) Yüksek kaliteli mal üreten yabancı sanayiler orta vadede üretimlerini Çin' e taşıyarak Çin nadir topraklarına yaklaşmak zorunda kalacaklardır. Çin politikası bu yönde ilerlemektedir ( 2009' da Kanada' da Teck Resources Ltd' in % 17'sini, Avustralya' da Lynas Corporation' ın tamamını, Arafura Ltd' in % 25' ini satın aldı. )
Başlıca amerikan nadir toprak madeni Mountain Pass 2005 yılında kapatıldığında China National Offshore Oil Corporation' un hücumuna uğradı. Fakat Kongre ve kamu oyunun ayağa kalkması sayesinde bu ticari hücum etkisiz kaldı ve Amerika nadir topraklarının muhafaza etti. Çin' in en önemli kartlarından biri de, Batı' nın, nadir topraklarla ilgili ortak bir politikasının olmaması. Kısa vadeli kapitalist mantıkla, uzun vade stratejisi gerçek bir tezat içerisinde bulunmaktadırlar. Çin' in bu durumdan istifade etmekte kararlı olduğunu söyleyebiliriz.
Amerikan örneği bunu çok güzel izah ediyor: 1965 ile 1985 yılları arasında ABD, tüm dünya nadir toprak üretimini kontrol ediyordu. Örneğin Mountain Pass Magnequench madeni General Motors' a bağlı araba sanayi birimlerinin ham maddesi rolünü oynuyordu. Bu rol 1990' lı yıllara kadar devam ediyor. Fakat Çin dampingi bu amerikan hakimiyetine son veriyor. Mountain Pass bunun yanında çözümü giderek zorlaşan çevre sorunları ie karşılaşır. 1995' de Çin' li iki maden firması ABD topraklarında maden üretimini 5 yıl bırakmayı kabul ederler. Beş yılın sonunda firma Çin' e taşınır. Amerikan topraklarında çalışan Alman ve Japon yatırımcılar aynı istikameti alırlar ve üretim birimlerini birer birer Çin' e taşırlar. Öyle ki nadir toprakla ilgili hiçbir üretim kalmamış gibidir ABD' de.
Bugün Amerika' da nadir topraklar üzerine fikir geliştiren çevrelerde Magnequench maden firması örneği, hala hafizalardadır. Bu firma uzun zaman kamu fonlarıyla finanse edilmiş ve sonunda Çin' e satılmıştı; aynı zamanda, meşhur Joint Direct Attack Munition ( JDAM ) bombasının mıknatıslarını üreten firma olarak hatırlatılır. Buna rağmen birkaç sendikacı ve milletvekili dışında o dönem, bu son derece önemli stratejik hatayı ihbar eden çok az insan bulunuyordu.
Bugün ise ABD' de nadir topraklar en çok konuşulan, tartışılan ve incelenen konulardan biri. Zira 1995 yılından bu yana diğer stratejik olgu, Çin' in önemli bir askeri güç haline gelmesidir. 'Nadir Topraklar' üzerine çalışmaların sayısı belli değil. Ve Senkaku krizine kadar birçok kriz senaryosu yazıldı. Çin' in er veya geç, nadir toprak silahını kullanacağı herkes tarafindan bekleniyordu. Pentagon, mütemadiyen parlamenterleri ve Beyaz Sarayı konuya duyarlı kılabilmek için rapor üstüne rapor yazdılar. 2010 yılı milli savunma bütçesinde ( National Defense Authorization Act ) nadir toprakların ne oranda yer aldıkları araştırılmakta ve bunun son derece stratejik öneminin altı çizilmektedir. Milli Savunmanın nadir toprağa ihtiyacı olan silah ve malzemelerinin listesi uzun: hassas mermiler, lazer, iletişim sistemi aletleri, radarlar, uçaklar, karanlıkta görme cihazları, uydular, dronlar...vs . Milli Savunmanın araştırma laboratuarlarında ana madde nadir topraklardır: bilhassa lantan, seryum, öropyum, ve gadolinyum. Amerikan Hava Kuvvetleri, 2003 yılından itibaren raporlarından birçoğunda neodim' den oluşan yüksek güçlü mıknatıslara olan bağımlılığını dile getirmiş ve bu maddenin tedarikinin ne denli önemli olduğunun altını çizmişti. Bu nadir topraklar, o denli önemli bir bağımlılık yaratmış bulunuyor ki Amerikan Milli Savunma ve silah sanayii etkin çevreleri Montain Pass madenlerinin tekrar işletmeye açılmasını bile tasarlamaktadırlar. Yakın zamanlarda Milli Savunma Bakanlığı, nadir topraklara bağımlı 24 önemli silah ve cihaz listesi yayınladı. Bazı gözlemciler için, Çin' in, bu listede bulunan silahların üretiminde gecikmelere sebep olmak için bağımlı oldukları nadir toprak ihracatını ağırlaştırması hiç de imkansız gözükmüyor. Böyle bir durumda ABD' nin silah ihracatındaki rekabet gücüne darbe vurulmuş olacak. Bu sebepten dolayı, ABD' nin nadir toprak ihtiyacının güven içerisine alınmasının öneminin, üretiminin amerikan topraklarında tekrardan başlatılması zorunluğunun altı çizilmektedir. Ve bu yönde ciddi girişimler var. Kongre' de bu konuyla ilgili bir kanun tasarısı bile var ( Rare Earths and Critical Materials Revitalization Act. ) En iyimser tahminler böyle bir üretimin yeniden canlandırılabilmesi için en az on beş yılın gerekli olduğunu söylemektedir. Bir sanayi ve beceri kültürü birkaç yıl içerisinde yok olabiliyor. Fakat aynı sanayinin ve becerinin tekrardan canlandırılması en az on- onbeş yılı gerektiriyor. Büyük bir ihtimalle Mountain Pass madenleri tekrar 2011 yılında açılacak. Japonlar ( Toyota ) nadir toprak ithalatını Vietam' a doğru genişletiyor ve Japon Sanayi Bakanlığı Kazakistan ve Kanada' da nadir toprak madenlerine yatırıma başlamış bulunuyor. Fransız kimya sanayisinin büyüklerinden Rhodia ise Avustralya' da yatırımlar yapmaktadır.
Şu bir gerçek ki Amerikan, Japon ve Avrupa sanayileri giderek bu nadir topraklara bağımlılıklarını çoğaltıyorlar. Ve şu anda, bu maddelerin küresel dolaşımında Çin' in oynadığı rolün oranı çok yüksek.
Avrupa Birliği Haziran 2010 tarihinde yayınladığı bir raporda, Avrupa ekonomisi için kritik olan 14 ham madde tedarikindeki zorlukların altını çiziyordu. Bunların içerisinde nadir topraklar hatırı sayılır bir yer almaktadır.
Geçmişin hatalarından nasıl sakınılabilecek ? Amerikan, Japon ve Avrupa ileri teknoloji sanayilerinin rekabet gücünü muhafaza edebilmek için bu maddelerle ilgili stratejik otonomi nasıl sağlanabilecek ? Gelecek yakın yılların en önemli uluslararası krizlerinin sebebini oluşturacak olan bu maddelerin evrimini, Batı' nın tüm gelişmiş ülkeleri yakından takip edecekler.