Dünyadaki diğer ülkelere göre 'mağara cenneti ülke' durumunda olan yurdumuzda yaklaşık 40.000 adet mağara bulunmaktadır. Mağara oluşumları bakımından önemli bir jeolojik-jeomorfolojik nitelik olan karstlaşma (karstik alanlar) ülkemizde Batı ve Orta Toros Dağlarında (Muğla, Antalya, Isparta, Burdur, Konya, Karaman, İçel ve Adana ) yer almaktadır. Türkiye'nin en uzun ( Beyşehir Gölü batısındaki Pınarözü Mağarası, 16 km) ve en derin mağaraları (Anamur'un kuzeyinde Çukurpınar Düdeni, 1880m) bu dağ kuşağı üzerindedir.
Ülkemizde mağara araştırmaları 1964 yılında kurulan Mağara araştırma Derneği (MAD) tarafından başlatılmıştır. Daha sonra ilk üniversite kulübü olan 1973 yılında Boğaziçi Üniversitesi Mağara Araştırma Kulübü ( BÜMAK ) kurulmuştur. 1979 yılında MTA Jeoloji Etütleri Dairesi bünyesinde kurulan Karst ve Mağara Araştırmaları Birimi, bugün mağara araştırmalarının büyük bir bölümünü gerçekleştirmektedir.
Günümüze kadar tüm yerli ve yabancı mağaracı gruplarının inceleyerek belgelendirdiği mağara sayısı 800'dür.
İNSUYU MAĞARASI
Yeri: Burdur
İNSUYU MAĞARASI
Burdur İnsuyu mağarası, Burdur Antalya karayolu üzerinde, Burdur'a 13 km uzaklıkta bulunan ve ülkemizde turizme açılan ilk mağaralardandır. İnsuyu Mağarasında; karstik yapının zamanla erimesi ve aşınması sonuc, Mağara içinde sarkıt ve dikikler meydana gelmiştir. Ayrıca, girintili çıkıntılı çeşitli yönlere açılan dehlizler bulunmaktadır. 1965 de turizme açıldığı zaman bu dehlizlerde küçüklü büyüklü 9 adet göl vardı ve bu göller arasında kesintisiz bir bağlantı ile belirgin bir akış vardı. İç yapıda meydana gelen tabiat harikası teşekkül tarzları dikkate alınacak olursa mağaranınbinlerce yıl önce meydana geldiği tahmin edilmektedir. Mağaranın suyu karbonatlı maden suyudur. İnsuyu mağarası, Kültür Bakanlığı, Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu'nun 9.7.1976 gün ve A-113 sayılı kararı ile I. derece Doğal Sit olarak tescil edilmiştir.
İnsuyu Mağarasının işletilmesi ve bakımı, Burdur İl Özel idaresi ve Burdur Merkez Belediyesi işbirliği ile kurulmuş olan "Burdur İli, İnsuyu ve Çendik Turistik Tesisler Birliği" tarafınca yürütülmektedir.
İnsuyu Mağarası ve Çevresinden, Burdur Merkez ilçesisinin su ihtiyacı karşılandığı gibi civardaki tarım arazilerinin sulanması içinde yeraltı suları devamlı olarak pompalarla çekilmektedir. Bu çekilen su nedeni ile mağara içindeki göller kuruduğu gibi, mağaradaki damlalarda zamanla yok olmuştur. Bu durumun, tabiat harikası mağaranın doğal yapısı için tehlikeli boyutlara ulaşmıştı. mağara içindeki suyun çekilmesi ile şu anda gezilebilen yerin en uç noktasında bulunan Koca Göl suyunun 2 metreya yakın alçalması sonucu mağaranın ikinci bölümüne bağlanan galerisi açığa çıkmıştı. fakat 2004 yılındaki yağışlar neticesinde, su seviyesinde yükselme olmuş ve mağarada yeniden gölcükler oluşmuştur.
İnsuyu mağarasında araştırma çalışmalarına da devam edilmektedir. Son çalışmalar14-18.08.1993 tarihleri arasında yapılmıştır. Bu araştırma ile mağaranın devamı olan yeni galeriler olduğu tespit edilmiştir.
Bu kısma İnsuyu II adı verilmiştir. Bu araştırma ile elde edilen galeriler ve diğer bulgular 1/1000 ölçekli kroki üzerinde işaretlenmiştir. Daha sonraki tarihlerde bu mağara araştırmalarına devam edilmiş, mağara galerilerinin daha ilerilere doğru ilerlemekte olduğu da saptanmıştır. Tabii bu yeni bulunan galerileri, ziyarete açılmaları daha hassas incelemelerin ve gerekli önlemlerin alınmasından sonra olabilecektir. Bu yeni galeriler, ancak bilimsel araştırmalar bittikten ve gerekli önlemler alındıktan sonra gezilebilecektir.
İnsuyu Mağarası (araştırma gezisi)
Taşınması dikkat ve güç isteyen malzemelerle mağaraya giriyor, bilinmeyen derinliklere dalıyor, gün boyu en riskli bölümlere ilerliyor ve sonra bitkin bir şekilde dönüyorlardı.
Her dalışın ardından 'acaba bu kol nereye bağlanıyor' merakıyla bir sonraki dalışın rüyasını kuruyorlardı. Mağara her geçen gün yeni bir kol, yeni bir geçit sunuyordu ama gizlerinin tümünü vermiyordu. Türkiye'nin en deneyimli mağaracıları ve mağara dalgıçları, Burdur'daki İnsuyu Mağarası'nın daha önce hiç geçilmemiş kollarını keşfettiler.
Yazı: Güzden Varinlioğlu-Ali Ethem Keskin / Fotoğraflar: Ali Ethem Keskin
Bilinmeyen derinliklere yolculuk 2006 yılı yaz ayları boyunca sürdü. Bu süre içinde ekipler defalarca dalış yaptı. İnsuyu Mağarası'nın turizme açık 597 metrelik bölümü. damlataş oluşumları ve göllerle kaplı. Bu bölümdeki göllerden biri de Dilek Gölü. Mağaranın tüm gizlerini açığa çıkarmak isteyen ekip, gölde dalışlar yaptı ve gölün başka kolları olup olmadığını da araştırdı.
İnsuyu Mağarası, Burdur-Antalya karayolunun 13. kilometresinde, Burdur'un güneydoğusundaki Sarpgüney Tepesi'nin (1606 metre) Madırna Ovası'na bakan yüzünde yer alıyor. İnsuyu Mağarası'ndan iki kilometre uzakta Kızılin Mağarası bulunuyor. Yükseltisi 1230 metre olan İnsuyu Mağarası'nın ölçülen uzunluğu yaklaşık 2150 metre. İnsuyu'nun, Kızılin Mağarası ile irtibatlı olma olasılığı yüksek görünüyor.
Mağaranın 597 metresi turizme açık. Damlataş oluşumları ve göllerle kaplı bu birinci bölüm 1965 yılında turizme kazandırıldı. İkinci bölüm ise Madırna ve Çine ovalarındaki yüzeye yakın kuyulardan su çekilmesi sonucu mağara içindeki yeraltı deresi ve göllerin kuruması sonucunda ortaya çıktı. Birinci bölümün son kesiminde bulunan Büyük Göl'deki su seviyesinin iki metre alçalması ile mağaranın ikinci bölümüne bağlanan galeri girişleri bulundu.
Volkan'ın sesini duyduk: 'Burası!' diyordu. Büyük Göl'de bota binip yanına gittiğimizde ancak yarım metre çapında bir delikte elinde ışıldak, üstü başı çamur içinde heyecanla bize bakıyordu. Mağaranın ilerleyen kolunu bulmuştuk. Yaklaşık 25 metre 's'ler çizerek ve zaman zaman genişleyip ama genelde daralarak giden ilk koldan sonra geniş bir galeriye vardık. Sürünerek geçtiğimiz bu alandan sonra karşılaştığımız hacim inanılmazdı. Ne yöne gitsek bir kol ya da göl vardı. Elimizdeki harita ile hiç uyuşmayan bir geçitten geçmiş, bambaşka bir noktaya ulaşmıştık. Ana galeri adı verilen bu hacmin doğusunda Umut Gölü'ne, kuzeyinde Kristal Göl ismi verilen kurumuş beyaz kristal çukuruna ve güneyinde ise 20 metre derinde eğimli çarşakla kaplı tabanıyla Kuyu Gölü'ne rastladık. Bu göllerden sadece Umut Gölü elimizdeki haritayla benzerlik gösterdiğinden haritadaki ismini korumaya karar verdik. Ama elimizdeki krokideki kollar, yönler gördüklerimizle benzerlik göstermiyordu. Umut Gölü'nün ismine kanıp, bir sonraki etkinliğe buradan devam etmek üzere çalışmalarımıza ara verdik.
Haziran ayına kadar, İnsuyu'nda bizden önce yapılan çalışmaları gözden geçirdik.
Doğayla savaşmak olmaz, kaderimize boyun eğip çamurun çökmesini, bulanıklığın azalmasını beklerken, gölde yüzeyden araştırma yapmaya karar verdik. Acaba göl sualtından izin vermediği geçişini suüstünde gösterecek miydi? İlerleyen günlerde bir yandan mağaranın yeni harita verileri toplanırken, bir yandan da gerek serbest dalışla, gerek botla tüm göller olası bir ilerleme noktası için tarandı. Zaten oldukça dar bir tünelden ulaştığımız ana galerinin de mağaranın ilerleme noktası olmadığını düşünmeye başladık. Bir de Büyük Göl'de her gün bota bindiğimiz sığlığın güneyinde galeriler, kollar, darallar, çatlaklardan oluşan bir labirente rastlayınca mağara bizim için daha karmaşık bir bilmeceye dönüştü.
Sarkıt dikitlerle dolu sualtı galerisinin yan kollarını araştırdıktan sonra dönen mağara dalgıcı, ana hatta bağlanan emniyet hattını elemgeye geri sarıyor. Diğer mağara dalgıcı ise incelenmek üzere sarkıt ve dikit örneği alarak tekrar ana hatta geri dönecek.
Dalış hazırlıklarını tamamlayan iki mağara dalgıcı yine sıfır görüşle dalışa başladı. Her palet vuruşunda fenerlerimizle aydınlanan mağarada elemgeden boşalan hatla beraber heyecanımız daha da artıyordu. Mağara önce genişledi, sonra yaklaşık bir metre çapında bir daralmanın ardından karşılaştığımız şey inanılmazdı. Beyaz sarkıt dikitlerle dolu bir galeri! Zaman tünelinde ilerler gibiydik.
Ekip, İnsuyu Mağarası'nda yeni keşfedilen bir kol üzerinde ilerliyordu. Başlangıçta görüntü son derece net ve su da billur gibiydi. Ancak tavana vuran hava kabarcıklarının kaldırdığı ve silt adı verilen ince çamur yüzünden görüş mesafesi sıfırlandı. Güçlü mağara fenerleri de toz yüzünden etrafı aydınlatmaya yetmiyordu. Bu durumda mağara dalıcısının yapacağı tek bir şey var? Kılavuz hattını takip ederek çıkışa geçmek. Öte yandan mağaracılık ve mağara dalışında ekip çelışması ve uyumu çok önemli. Tüm çalışma süresince farklı mağara disiplinlerinden onlarca kişinin kimi zaman gün içinde 20 saati bulan faaliyetlerinin sağlıklı bir şekilde yürümesi buna bağlıydı. Bu da başarıyla gerçekleştirildi.
Aylar süren uğraşlardan sonra artık mağara bizim ısrarımıza dayanamayıp kendini göstermişti. Ertesi gün HÜMAK ekibini yine aynı labirentleri haritalamaları için Büyük Göl kıyısında bırakıp, MADAG ekibi olarak serbest dalıcılardan oluşan bir ekiple mağaranın kuzeydoğu bölümünün keşfi için Orhan, Hasan ve Murat yola koyuldular. Aynı zamanda sualtı ekibi Umut Gölü'nün sualtı harita verilerini toplayıp görüntülemesini yapıyordu. Akşam keşif ekiplerinden gelen sevinçli haberle doğru noktada olduğumuzu anladık.
Mağara oluşumları müthiş bir çeşitlilik arz ediyor. Ancak ince uzun çubukları andıran soda tüplerine sadece bir galeride rastlanıyor. Büyük Göl'ün güney kolunda ancak bir mağaracının sürünerek geçebileceği darlıktaki kollar labirent şeklinde birbirine bağlanıyor.
Temuçin Aygen'in anısına adadığımız bu çalışmada İnsuyu Mağarası bize her geçen gün yeni bir kol, yeni bir geçit sunmuştu. Ama gizlerinin tümünü vermemişti. Hâlâ pek çok mağara ekibine yeni keşifler için şanslar tanıyor. Bize de öyle, bu yıl devam edeceğimiz çalışmalar yeni sürprizlere tanık olacak; bundan eminiz. Ancak en büyük sürpriz, kuşkusuz, İnsuyu ile Kızılin Mağarası arasında bir bağlantı bulunması... Bizim için en büyük ödül bu olur. Belki bu sefer...
Burdur İnsuyu Mağarası Efsanesi
Sagalassos kentinin yüce kralı Severianus biricik kızı Asumeyi soylu bir ailenin oğluyla evlendirir. Ama çiftler geçinemezler. Yüce kral çok üzülür, üzüldüğü kadar da kızgındır. Çiftleri cezalandırmak için adamlarına emir verir. Çifti İnsuyu mağarasının en uzak köşesinde ölüme terkeder.
Günler birbirini kovalar. Çift, İnsuyu mağarasının şifalı sularından içerek beslenirler. Bu arada ne olduysa, çift birbirini sevmeye başlar. Onların büyüyen sevgisi bir ışık olur ve mağaranın çıkış kapısını gösterir.
Mağaranın mı yoksa prensesin mi büyüsüdür, o günden sonra mağarayı ziyaret eden karı ile koca aynı yastıkta kocamış, sevgililer ise hiçbir zaman ayrı düşmemiştir.
Bizzat gördüğüm yerlerdendir.Yolunuz düşerşe muhakkak uğrayın.Çok büyüleyici bir yerdir.
Ülkemizde mağara araştırmaları 1964 yılında kurulan Mağara araştırma Derneği (MAD) tarafından başlatılmıştır. Daha sonra ilk üniversite kulübü olan 1973 yılında Boğaziçi Üniversitesi Mağara Araştırma Kulübü ( BÜMAK ) kurulmuştur. 1979 yılında MTA Jeoloji Etütleri Dairesi bünyesinde kurulan Karst ve Mağara Araştırmaları Birimi, bugün mağara araştırmalarının büyük bir bölümünü gerçekleştirmektedir.
Günümüze kadar tüm yerli ve yabancı mağaracı gruplarının inceleyerek belgelendirdiği mağara sayısı 800'dür.
İNSUYU MAĞARASI
Yeri: Burdur
İNSUYU MAĞARASI
Burdur İnsuyu mağarası, Burdur Antalya karayolu üzerinde, Burdur'a 13 km uzaklıkta bulunan ve ülkemizde turizme açılan ilk mağaralardandır. İnsuyu Mağarasında; karstik yapının zamanla erimesi ve aşınması sonuc, Mağara içinde sarkıt ve dikikler meydana gelmiştir. Ayrıca, girintili çıkıntılı çeşitli yönlere açılan dehlizler bulunmaktadır. 1965 de turizme açıldığı zaman bu dehlizlerde küçüklü büyüklü 9 adet göl vardı ve bu göller arasında kesintisiz bir bağlantı ile belirgin bir akış vardı. İç yapıda meydana gelen tabiat harikası teşekkül tarzları dikkate alınacak olursa mağaranınbinlerce yıl önce meydana geldiği tahmin edilmektedir. Mağaranın suyu karbonatlı maden suyudur. İnsuyu mağarası, Kültür Bakanlığı, Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu'nun 9.7.1976 gün ve A-113 sayılı kararı ile I. derece Doğal Sit olarak tescil edilmiştir.
İnsuyu Mağarasının işletilmesi ve bakımı, Burdur İl Özel idaresi ve Burdur Merkez Belediyesi işbirliği ile kurulmuş olan "Burdur İli, İnsuyu ve Çendik Turistik Tesisler Birliği" tarafınca yürütülmektedir.
İnsuyu Mağarası ve Çevresinden, Burdur Merkez ilçesisinin su ihtiyacı karşılandığı gibi civardaki tarım arazilerinin sulanması içinde yeraltı suları devamlı olarak pompalarla çekilmektedir. Bu çekilen su nedeni ile mağara içindeki göller kuruduğu gibi, mağaradaki damlalarda zamanla yok olmuştur. Bu durumun, tabiat harikası mağaranın doğal yapısı için tehlikeli boyutlara ulaşmıştı. mağara içindeki suyun çekilmesi ile şu anda gezilebilen yerin en uç noktasında bulunan Koca Göl suyunun 2 metreya yakın alçalması sonucu mağaranın ikinci bölümüne bağlanan galerisi açığa çıkmıştı. fakat 2004 yılındaki yağışlar neticesinde, su seviyesinde yükselme olmuş ve mağarada yeniden gölcükler oluşmuştur.
İnsuyu mağarasında araştırma çalışmalarına da devam edilmektedir. Son çalışmalar14-18.08.1993 tarihleri arasında yapılmıştır. Bu araştırma ile mağaranın devamı olan yeni galeriler olduğu tespit edilmiştir.
Bu kısma İnsuyu II adı verilmiştir. Bu araştırma ile elde edilen galeriler ve diğer bulgular 1/1000 ölçekli kroki üzerinde işaretlenmiştir. Daha sonraki tarihlerde bu mağara araştırmalarına devam edilmiş, mağara galerilerinin daha ilerilere doğru ilerlemekte olduğu da saptanmıştır. Tabii bu yeni bulunan galerileri, ziyarete açılmaları daha hassas incelemelerin ve gerekli önlemlerin alınmasından sonra olabilecektir. Bu yeni galeriler, ancak bilimsel araştırmalar bittikten ve gerekli önlemler alındıktan sonra gezilebilecektir.
İnsuyu Mağarası (araştırma gezisi)
Taşınması dikkat ve güç isteyen malzemelerle mağaraya giriyor, bilinmeyen derinliklere dalıyor, gün boyu en riskli bölümlere ilerliyor ve sonra bitkin bir şekilde dönüyorlardı.
Her dalışın ardından 'acaba bu kol nereye bağlanıyor' merakıyla bir sonraki dalışın rüyasını kuruyorlardı. Mağara her geçen gün yeni bir kol, yeni bir geçit sunuyordu ama gizlerinin tümünü vermiyordu. Türkiye'nin en deneyimli mağaracıları ve mağara dalgıçları, Burdur'daki İnsuyu Mağarası'nın daha önce hiç geçilmemiş kollarını keşfettiler.
Yazı: Güzden Varinlioğlu-Ali Ethem Keskin / Fotoğraflar: Ali Ethem Keskin
Bilinmeyen derinliklere yolculuk 2006 yılı yaz ayları boyunca sürdü. Bu süre içinde ekipler defalarca dalış yaptı. İnsuyu Mağarası'nın turizme açık 597 metrelik bölümü. damlataş oluşumları ve göllerle kaplı. Bu bölümdeki göllerden biri de Dilek Gölü. Mağaranın tüm gizlerini açığa çıkarmak isteyen ekip, gölde dalışlar yaptı ve gölün başka kolları olup olmadığını da araştırdı.
İnsuyu Mağarası, Burdur-Antalya karayolunun 13. kilometresinde, Burdur'un güneydoğusundaki Sarpgüney Tepesi'nin (1606 metre) Madırna Ovası'na bakan yüzünde yer alıyor. İnsuyu Mağarası'ndan iki kilometre uzakta Kızılin Mağarası bulunuyor. Yükseltisi 1230 metre olan İnsuyu Mağarası'nın ölçülen uzunluğu yaklaşık 2150 metre. İnsuyu'nun, Kızılin Mağarası ile irtibatlı olma olasılığı yüksek görünüyor.
Mağaranın 597 metresi turizme açık. Damlataş oluşumları ve göllerle kaplı bu birinci bölüm 1965 yılında turizme kazandırıldı. İkinci bölüm ise Madırna ve Çine ovalarındaki yüzeye yakın kuyulardan su çekilmesi sonucu mağara içindeki yeraltı deresi ve göllerin kuruması sonucunda ortaya çıktı. Birinci bölümün son kesiminde bulunan Büyük Göl'deki su seviyesinin iki metre alçalması ile mağaranın ikinci bölümüne bağlanan galeri girişleri bulundu.
Volkan'ın sesini duyduk: 'Burası!' diyordu. Büyük Göl'de bota binip yanına gittiğimizde ancak yarım metre çapında bir delikte elinde ışıldak, üstü başı çamur içinde heyecanla bize bakıyordu. Mağaranın ilerleyen kolunu bulmuştuk. Yaklaşık 25 metre 's'ler çizerek ve zaman zaman genişleyip ama genelde daralarak giden ilk koldan sonra geniş bir galeriye vardık. Sürünerek geçtiğimiz bu alandan sonra karşılaştığımız hacim inanılmazdı. Ne yöne gitsek bir kol ya da göl vardı. Elimizdeki harita ile hiç uyuşmayan bir geçitten geçmiş, bambaşka bir noktaya ulaşmıştık. Ana galeri adı verilen bu hacmin doğusunda Umut Gölü'ne, kuzeyinde Kristal Göl ismi verilen kurumuş beyaz kristal çukuruna ve güneyinde ise 20 metre derinde eğimli çarşakla kaplı tabanıyla Kuyu Gölü'ne rastladık. Bu göllerden sadece Umut Gölü elimizdeki haritayla benzerlik gösterdiğinden haritadaki ismini korumaya karar verdik. Ama elimizdeki krokideki kollar, yönler gördüklerimizle benzerlik göstermiyordu. Umut Gölü'nün ismine kanıp, bir sonraki etkinliğe buradan devam etmek üzere çalışmalarımıza ara verdik.
Haziran ayına kadar, İnsuyu'nda bizden önce yapılan çalışmaları gözden geçirdik.
Doğayla savaşmak olmaz, kaderimize boyun eğip çamurun çökmesini, bulanıklığın azalmasını beklerken, gölde yüzeyden araştırma yapmaya karar verdik. Acaba göl sualtından izin vermediği geçişini suüstünde gösterecek miydi? İlerleyen günlerde bir yandan mağaranın yeni harita verileri toplanırken, bir yandan da gerek serbest dalışla, gerek botla tüm göller olası bir ilerleme noktası için tarandı. Zaten oldukça dar bir tünelden ulaştığımız ana galerinin de mağaranın ilerleme noktası olmadığını düşünmeye başladık. Bir de Büyük Göl'de her gün bota bindiğimiz sığlığın güneyinde galeriler, kollar, darallar, çatlaklardan oluşan bir labirente rastlayınca mağara bizim için daha karmaşık bir bilmeceye dönüştü.
Sarkıt dikitlerle dolu sualtı galerisinin yan kollarını araştırdıktan sonra dönen mağara dalgıcı, ana hatta bağlanan emniyet hattını elemgeye geri sarıyor. Diğer mağara dalgıcı ise incelenmek üzere sarkıt ve dikit örneği alarak tekrar ana hatta geri dönecek.
Dalış hazırlıklarını tamamlayan iki mağara dalgıcı yine sıfır görüşle dalışa başladı. Her palet vuruşunda fenerlerimizle aydınlanan mağarada elemgeden boşalan hatla beraber heyecanımız daha da artıyordu. Mağara önce genişledi, sonra yaklaşık bir metre çapında bir daralmanın ardından karşılaştığımız şey inanılmazdı. Beyaz sarkıt dikitlerle dolu bir galeri! Zaman tünelinde ilerler gibiydik.
Ekip, İnsuyu Mağarası'nda yeni keşfedilen bir kol üzerinde ilerliyordu. Başlangıçta görüntü son derece net ve su da billur gibiydi. Ancak tavana vuran hava kabarcıklarının kaldırdığı ve silt adı verilen ince çamur yüzünden görüş mesafesi sıfırlandı. Güçlü mağara fenerleri de toz yüzünden etrafı aydınlatmaya yetmiyordu. Bu durumda mağara dalıcısının yapacağı tek bir şey var? Kılavuz hattını takip ederek çıkışa geçmek. Öte yandan mağaracılık ve mağara dalışında ekip çelışması ve uyumu çok önemli. Tüm çalışma süresince farklı mağara disiplinlerinden onlarca kişinin kimi zaman gün içinde 20 saati bulan faaliyetlerinin sağlıklı bir şekilde yürümesi buna bağlıydı. Bu da başarıyla gerçekleştirildi.
Aylar süren uğraşlardan sonra artık mağara bizim ısrarımıza dayanamayıp kendini göstermişti. Ertesi gün HÜMAK ekibini yine aynı labirentleri haritalamaları için Büyük Göl kıyısında bırakıp, MADAG ekibi olarak serbest dalıcılardan oluşan bir ekiple mağaranın kuzeydoğu bölümünün keşfi için Orhan, Hasan ve Murat yola koyuldular. Aynı zamanda sualtı ekibi Umut Gölü'nün sualtı harita verilerini toplayıp görüntülemesini yapıyordu. Akşam keşif ekiplerinden gelen sevinçli haberle doğru noktada olduğumuzu anladık.
Mağara oluşumları müthiş bir çeşitlilik arz ediyor. Ancak ince uzun çubukları andıran soda tüplerine sadece bir galeride rastlanıyor. Büyük Göl'ün güney kolunda ancak bir mağaracının sürünerek geçebileceği darlıktaki kollar labirent şeklinde birbirine bağlanıyor.
Temuçin Aygen'in anısına adadığımız bu çalışmada İnsuyu Mağarası bize her geçen gün yeni bir kol, yeni bir geçit sunmuştu. Ama gizlerinin tümünü vermemişti. Hâlâ pek çok mağara ekibine yeni keşifler için şanslar tanıyor. Bize de öyle, bu yıl devam edeceğimiz çalışmalar yeni sürprizlere tanık olacak; bundan eminiz. Ancak en büyük sürpriz, kuşkusuz, İnsuyu ile Kızılin Mağarası arasında bir bağlantı bulunması... Bizim için en büyük ödül bu olur. Belki bu sefer...
Burdur İnsuyu Mağarası Efsanesi
Sagalassos kentinin yüce kralı Severianus biricik kızı Asumeyi soylu bir ailenin oğluyla evlendirir. Ama çiftler geçinemezler. Yüce kral çok üzülür, üzüldüğü kadar da kızgındır. Çiftleri cezalandırmak için adamlarına emir verir. Çifti İnsuyu mağarasının en uzak köşesinde ölüme terkeder.
Günler birbirini kovalar. Çift, İnsuyu mağarasının şifalı sularından içerek beslenirler. Bu arada ne olduysa, çift birbirini sevmeye başlar. Onların büyüyen sevgisi bir ışık olur ve mağaranın çıkış kapısını gösterir.
Mağaranın mı yoksa prensesin mi büyüsüdür, o günden sonra mağarayı ziyaret eden karı ile koca aynı yastıkta kocamış, sevgililer ise hiçbir zaman ayrı düşmemiştir.
Bizzat gördüğüm yerlerdendir.Yolunuz düşerşe muhakkak uğrayın.Çok büyüleyici bir yerdir.