KAHRAMANINI ARAYAN KAHRAMAN
Mehmet Necati GÜNGÖR
Çanakkale Zaferi, Türk Milletinin eşsiz bir mucizesidir.
18 Mart, tarihimize altın harflerle nakşedilmiş Zafer imizdir.
Çanakkale deyince, büyük dedelerimizin muhteşem kahramanlıklarını hatırlar, onları rahmet ve minnetle yâdederiz.
Bu gün de öyle yapacağız.
Büyük Akif onlar için Bedrin Arslanları ancak bu kadar şanlı idi diyor.
Kâbeyi diksem de başına , yine bir şey yaptım diyemem hatırana mısraıyla onların sıfatını birer aziz mertebesine yükseltiyor.
Seyyit Çavuş, o kahramanlardan birisidir.
217 kiloluk top mermisini sırtına alarak topun namlusuna sürüp, savaşın seyrini değiştiren kahraman.
Yüce Allah, Türk milletinin mucize adamı Mustafa Kemali bu savaşta pişirdi, milletimizinn kurtuluşunu bu kahramanın ellerine emanet etti.
Böylece Büyük Atatürk iki büyük zaferin; hem Çanakkale Zaferinin, hem Kurtuluş Savaşımızın kahramanı olarak tarihe geçti.
1915in üzerinden 8 geçmiştir.
Seyyit Çavuş köyüne döner ama evine giremez.
Ya karısı evlendiyse? sorusunu beynini kemirmektedir.
Sabaha kadar bekler, sonra köy halkından birisi kendisini güçlükle tanır.
Çünkü, saçı sakalı birbirine karışmış, zayıflıktan bitap düşmüştür.
Ona ilk sorusu şu olur: Zevcem evlendi mi, yoksa bıraktığım gibi mi duruyor?
Evlenmedi, seni bekliyor cevabını alınca mutlu olur.
Eve girdiğinde hiç görmediği üç-beş yaşlarındaki çocuğuyla tanışır.
Sonra, Mustafa Kemal Çıkar karşısına.
O, artık Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanıdır.
Yolu Havrana düştüğünde ilk sorduğu adam Seyyit Çavuştur.
Kaymakama emir verir: Seyyit Çavuş buranın köylerindendir. Bulun bana.
Kaymakam dahil, devlet ricalinden kimsenin Seyyit Çavuşun bu yörenin evladı olduğundan haberleri yoktur.
Aranır, nihayetinde Seyyit Çavuşun köyü bulunur.
Evine gidilir, Paşanın kendisini beklediği söylenir.
Alınır, getirilir Paşanın huzuruna.
Seyyit Çavuş acaba ne kusur işledim de gece yarısı huzura çağrılıyorum diye endişelenir.
Karşısında daha önce hiç görmediği, sadece efsaneleşmiş ismini duyduğu Mustafa Kemali görünce Ona korku ve hayranlıkla bakar.
Mustafa Kemal, kahramanını Kucaklar ve bağrına basar.
Nasılsın buralarda Seyyit Çavuş? Geçimin nasıldır? Sana maaş bağlatayım der.
Şükür halime, ben devletime olan borcumu ödedim. Maaş filan istemem der.
Mümkünse diye devam eder.
Geçimimi Ormandan yaşlı ağaçları kesip kömür yaparak geçiniyorum. Ormancılar gelip gelip baltamı alıyorlar. Emir buyurun baltamı almasınlar.
Kahramanını bulan eşsiz Kahraman, etrafındakilere döner:
İşte Türk milleti budur! der.
Kurtuluş Savaşı işte bu güvenle kazanılır.
Başta Büyük Atatürk olmak üzere, bütün kahramanlarımıza, şehitlerimize Allahın engin rahmetini diliyorum.
Bu vatanda, dinimizle, ezanımızla, bayrağımızla, Onlar sayesinde var olduk.
Mehmet Necati GÜNGÖR
Çanakkale Zaferi, Türk Milletinin eşsiz bir mucizesidir.
18 Mart, tarihimize altın harflerle nakşedilmiş Zafer imizdir.
Çanakkale deyince, büyük dedelerimizin muhteşem kahramanlıklarını hatırlar, onları rahmet ve minnetle yâdederiz.
Bu gün de öyle yapacağız.
Büyük Akif onlar için Bedrin Arslanları ancak bu kadar şanlı idi diyor.
Kâbeyi diksem de başına , yine bir şey yaptım diyemem hatırana mısraıyla onların sıfatını birer aziz mertebesine yükseltiyor.
Seyyit Çavuş, o kahramanlardan birisidir.
217 kiloluk top mermisini sırtına alarak topun namlusuna sürüp, savaşın seyrini değiştiren kahraman.
Yüce Allah, Türk milletinin mucize adamı Mustafa Kemali bu savaşta pişirdi, milletimizinn kurtuluşunu bu kahramanın ellerine emanet etti.
Böylece Büyük Atatürk iki büyük zaferin; hem Çanakkale Zaferinin, hem Kurtuluş Savaşımızın kahramanı olarak tarihe geçti.
1915in üzerinden 8 geçmiştir.
Seyyit Çavuş köyüne döner ama evine giremez.
Ya karısı evlendiyse? sorusunu beynini kemirmektedir.
Sabaha kadar bekler, sonra köy halkından birisi kendisini güçlükle tanır.
Çünkü, saçı sakalı birbirine karışmış, zayıflıktan bitap düşmüştür.
Ona ilk sorusu şu olur: Zevcem evlendi mi, yoksa bıraktığım gibi mi duruyor?
Evlenmedi, seni bekliyor cevabını alınca mutlu olur.
Eve girdiğinde hiç görmediği üç-beş yaşlarındaki çocuğuyla tanışır.
Sonra, Mustafa Kemal Çıkar karşısına.
O, artık Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanıdır.
Yolu Havrana düştüğünde ilk sorduğu adam Seyyit Çavuştur.
Kaymakama emir verir: Seyyit Çavuş buranın köylerindendir. Bulun bana.
Kaymakam dahil, devlet ricalinden kimsenin Seyyit Çavuşun bu yörenin evladı olduğundan haberleri yoktur.
Aranır, nihayetinde Seyyit Çavuşun köyü bulunur.
Evine gidilir, Paşanın kendisini beklediği söylenir.
Alınır, getirilir Paşanın huzuruna.
Seyyit Çavuş acaba ne kusur işledim de gece yarısı huzura çağrılıyorum diye endişelenir.
Karşısında daha önce hiç görmediği, sadece efsaneleşmiş ismini duyduğu Mustafa Kemali görünce Ona korku ve hayranlıkla bakar.
Mustafa Kemal, kahramanını Kucaklar ve bağrına basar.
Nasılsın buralarda Seyyit Çavuş? Geçimin nasıldır? Sana maaş bağlatayım der.
Şükür halime, ben devletime olan borcumu ödedim. Maaş filan istemem der.
Mümkünse diye devam eder.
Geçimimi Ormandan yaşlı ağaçları kesip kömür yaparak geçiniyorum. Ormancılar gelip gelip baltamı alıyorlar. Emir buyurun baltamı almasınlar.
Kahramanını bulan eşsiz Kahraman, etrafındakilere döner:
İşte Türk milleti budur! der.
Kurtuluş Savaşı işte bu güvenle kazanılır.
Başta Büyük Atatürk olmak üzere, bütün kahramanlarımıza, şehitlerimize Allahın engin rahmetini diliyorum.
Bu vatanda, dinimizle, ezanımızla, bayrağımızla, Onlar sayesinde var olduk.