Sayın Suhran;
Öncelikle belirtmem gerek ki, felsefi açıdan durumu ele aldığımızda yazdıklarınızı mantıklı bulmamak elde değil. Fakat olayın bir başka boyutu ise, din. Bu olguyu sizin ya da benim nasıl algıladığım birşeyi değiştirmez malumunuz. Çünkü o sizden ve benden bağımsız, olgu.
Bir şekilde varız... Bu varlık, -sizinde aksini düşünmediğinizi farzediyorum ki- bilinçli olarak meydana gelmiştir ya da her zaman varolanın hali bir başka boyuta indirgenmiş. Yani sonuçta ne istendiyse, buyurulduysa, varlık bu. Adalet bunun neresinde? Size kimse ne neler yaşayacağınızı ve sonunda olacaklar için mücadele vermeniz gerektiğini söyledi ne de tüm bunları kabul edip varlığa -maddi ya da değil- dönüşmek istediğinizi. Zorbaca yaratıldık... ya da dünyaya bırakıldık.
Adalet, varetmekle son buldu zaten. Zira mutlak yokluk için kimse ne adalet isteyecekti ne de ceza/ödül. Kimsenin adalete ihtiyacı kalmadığında, adalet sağlanmış olacaktı. Bu adaletin adı: Yokluk.
Bu yüzdendir ki, ne istendiyse o olduk... Kaderse, bu istenilenin sonucu elbet.
Tanrının bildiği şeye rağmen, dünya yaşamı işkenceden başka nedir? Siz, elde ettiğiniz güzellikleri ölümle terkedeceksiniz, bense yıllar boyu sömürülen bir işçi olarak bu ızdırabı az ya da çok dünyada çekecem...Benim ne olduğum zaten biliniyor (sizin tabirinizle bilindiğine vurgu). Nereden geldiğim ya da nereye gideceğim. Bana bu zulmü çekmek, size ise güzel hayatınızdan ve sevdiklerinizden ayrılmak gibi büyük acılar düşüyor.Belki daha fazlasını alacaksınız, belki ben daha fazlasını çekicem... Ama adalet burada bitecek.
Sonuç olarak, felsefi açıdan söyleyecek söz çok... Fakat dini, kader ayetlerini, peygamberin sözlerini sizin algınızla yormak, din olgusunun gerekliliğini bile ortadan kaldırır. Bu sizin sorununuz tabiki. Burada kimsenin algısını değil, din gibi bir olgunun ortaya sürdüğü kavramlar hakkında yorumluyoruz değil mi?
Kadere iman, iyi bir müslüman, hatta iyisini geçin müslüman olmak için olmazsa olmaz şartlardan bildiğiniz üzre. Peki neden? Tanrının neyi ne kadar bildiği mi sizce bu?
Onu en iyi tanıyan insanların, islamı seçmemesini kadere yorardı peygamber ve derdi ki; ''Allah istediğine hidayet verir''.
''Kader''den sapmamak için diğerlerine açıklama getirmedim. Umarım birbaşka başlık altında bunlar hakkında değerli yorumlarınızı okumak ve sohbet imkanı bulmak ümidi ile.
Not : Biraz uzattığım için özür dilerim. Kendinizi okumak mecburiyetinde hissetmiyorsunuz umarım ve okudunuzsa sıkılmadan okumuşsunuzdur umarım
Saygılarımla.