Toplum ve kültür hayatımızda dini bayramların yeri ve değeri büyüktür. Bayramlarda aileler, konu-komşu, arkadaşlar arasındaki kırgınlıklar, küskünlükler ortadan kalkar, çocuklar kendi dünyalarında, büyükler hayal ettikleri bir ortamda mutluluğu tadarlardı. Biz çocuklar dört gözle beklerdik bayramları...
Bayram gecesi terziden yeni gelen elbiselerimiz duvarda asılı durur. Yeni ayakkabılarımız yatağımızın baş ucunda sabahı beklerdi. Evin erkekleri Bayram namazından dönünce, el öpme merasimi başlardı. Bayram harçlıklarımızı aldıktan sonra konu-komşuyu dolaşır, topladığımız çil çil paralarla bayram yerlerine koşardık. Orada atlı karıncalar, dönme dolapları, kolan vurduğumuz kayık salıncaklar, kayıp gittiğimiz makaralı teller vardı. Hepsi çok uzaklarda, geçmişin sisli ufukları ardında kaldı.
Şehirler, kasabalar şimdi eski tadında değil. Büyük bir çoğunluk bayramda evden kaçmayı tercih ediyor. Bayramlar boyunca kapıları çalınmayan evler gitgide çoğalmakta. Komşuluk mefhumu da zaten ortadan kalkmış durumda. Aynı mahallede, hatta aynı apartmanda oturan insanlar birbiriyle konuşmuyor, hatta selâmlaşmıyor bile. Her gün biraz daha maddîleşen dünyamızda manevî değerlerin bir kenara itildiğini üzüntü ile görüyoruz. Diğer ülkelerin dinine ve kültürüne sahip çıkıp, değer vermiş olduklarını görmekteyiz. Bu ülkelerin insanları her Pazar, en yeni, en temiz elbiselerini giyerek, çoluk çocuğu ile birlikte, kiliselere akın etmektedir. Bizde ise, genç kuşakların Cuma ve Bayram Namazlarına dahi gitmediklerini, hatta bu konuda bilgi sahibi bile olmadıklarını hüzünle müşahede etmekteyiz...
İlhan Geçer / Türkiye Gazetesi
Bayram gecesi terziden yeni gelen elbiselerimiz duvarda asılı durur. Yeni ayakkabılarımız yatağımızın baş ucunda sabahı beklerdi. Evin erkekleri Bayram namazından dönünce, el öpme merasimi başlardı. Bayram harçlıklarımızı aldıktan sonra konu-komşuyu dolaşır, topladığımız çil çil paralarla bayram yerlerine koşardık. Orada atlı karıncalar, dönme dolapları, kolan vurduğumuz kayık salıncaklar, kayıp gittiğimiz makaralı teller vardı. Hepsi çok uzaklarda, geçmişin sisli ufukları ardında kaldı.
Şehirler, kasabalar şimdi eski tadında değil. Büyük bir çoğunluk bayramda evden kaçmayı tercih ediyor. Bayramlar boyunca kapıları çalınmayan evler gitgide çoğalmakta. Komşuluk mefhumu da zaten ortadan kalkmış durumda. Aynı mahallede, hatta aynı apartmanda oturan insanlar birbiriyle konuşmuyor, hatta selâmlaşmıyor bile. Her gün biraz daha maddîleşen dünyamızda manevî değerlerin bir kenara itildiğini üzüntü ile görüyoruz. Diğer ülkelerin dinine ve kültürüne sahip çıkıp, değer vermiş olduklarını görmekteyiz. Bu ülkelerin insanları her Pazar, en yeni, en temiz elbiselerini giyerek, çoluk çocuğu ile birlikte, kiliselere akın etmektedir. Bizde ise, genç kuşakların Cuma ve Bayram Namazlarına dahi gitmediklerini, hatta bu konuda bilgi sahibi bile olmadıklarını hüzünle müşahede etmekteyiz...
İlhan Geçer / Türkiye Gazetesi

Son düzenleme: