ADALETİN GÖZÜ
Mehmet Necati GÜNGÖR
Chessmanın bu romanını gençlik yıllarımda okumuştum.
Aradan uzun yıllar geçtiği için hikâyesi tam olarak aklımda kalmamış.
Aklımda kalan tek cümle ise romanın ismi: Adaletin Kör Gözü
Caryl Chessman 1948 yılında adam kaçırma, tecavüz ve çeşitli diğer suçlardan ölüme mahkum olan bir mahkûmdur. Lakabı Red-Light-Bandit (Kırmızı Işıklı Haydut) olan Chessman, infazını beklerken ölüm hücresinde gizlice birkaç kitap yazdı. Bunlardan birisi de bu kitaptır. 1960 yılında California'da gaz odasında idam edilmiştir. Masum olduğuna inananların sayısı fazlaydı. Chessman "Adaletin Kör Gözü"nde masumluğunu kanıtlayacak bir delili 50 yıl sonra bulunacak şekilde bıraktığını söylemişti.
Delil bulundu mu, bulunmadı mı, orasını takip edememiştik. Kanıtlansa ne olacak, adam çoktan öteki tarafa varmış!
Biz, Romanın ismine takıldık.
Chessmana göre kendisini mahkûm eden adaletin gözü kördü. Çünkü masumiyetini görememişti, ya da inanmamıştı.
Balyoz davası kararlarını dinlerken, Chessmanın bu romanının adı aklıma takıldı.
Sonra, bir TV programında Dursun Çiçekin avukat kızı İrem Çiçeki tesadüfen dinledim.
Şöyle bir izahta bulundu:
Aynı suçla yargılanan iki kişiden biri beraat etti, diğeri, yani babam 18 yıla mahkûm edildi. Beraat edenin niçin beraat ettirildiğini elbette sorgulamıyorum. Çünkü, babam dahil, hiç birisinin suçluluğuna inanmıyorum.
Ama dedi ve devam etti:
İddianamede her iki sanığa izafe edilen suç kelimesi kelimesine aynı. Karar da kelimesi kelimesine aynı. Noktası, virgülü dahi yer değiştirmemiş. Peki, nasıl oluyor da aynı suçla suçlanan iki kişiden biri beraat ediyor, diğeri 18 yıl hüküm giyiyor?
Sonuçta, Yargıtay son sözünü söyledi.
Bir garabeti de düzelterek. O da şuydu:
Mahkeme, Hükümlülerden Kadın albay Berna Dönmezin babalık ve kocalık haklarını iptal etmişti. Yargıtay bunu düzeltti. Böylece, Berna hanımın erek değil, kadın olduğu da Yüsek Mahkeme kararıyla ispatlanmış oldu.
Adaletin gözü kör mü?
Adalet kavramının simgesi olan Themis Yunan mitolojisinden geliyormuş.
Elindeki terazi adaleti ve bunun dengeli şekilde dağıtılmasını, diğer elindeki kılıç ise adaletin keskinliğini simgeliyormuş. Kadın ve bakire oluşu bağımsızlığını, gözlerinin bağlı olması ise tarafsızlığını. Böylece adaleti dağıttığı kişileri görerek etkilenmesi, taraflı davranması önlenmiş olurmuş. Bu, tüm dünyada adaletin bağımsız, tarafsız ve dengeli şekilde dağıtıldığı, caydırıcılığı olan hukuk düzeninin ifadesi olarak anlaşılırmış.
Aslında Gözleri bağlı olan ise Roma Mitolojisindeki Justitita imiş.
Justitianın da elinde kılıç ve terazi, gözlerinde gözbağı varmış.
Tartışma şurada:
Adaletin gözü açık mı olmalı yoksa tarafsızlığı için bağlanmalı mı?
Bazı hukukçular, yargıcın tarafsızlığı için Justitia'yı destekliyor. Bunlara göre:
Kör değil de gözü bağlı olduğuna göre, Justitia istese görebilecek olduğu şeyleri bilinçli olarak görmemeyi tercih ediyor demektir. Gözü bağlı yargıç yargılama esnasında herkese eşit nazarla bakacak ve hukuku sadece vicdanına göre belirleyecektir.
Gözbağı sembolünün işaret ettiği ilkeler özellikle yargıcın egemenle olan ilişkileri bakımından önemliymiş.
Hakimler kurulu bir egemenlik yapısı içinde hareket ediyor olsa da, adalet dağıtırken iktidardan bağımsız olmaları ve ona karşı eleştirel bir mesafeyi korumaları gerekir. Justitia'nın en önemli görevlerinden biri iktidara (devlete) karşı doğruyu söylemektir. Onun içindir ki, yargıda tarafsızlığın asıl anlamı, onun devletle ilişkisi bakımından ortaya çıkar. Çünkü, en zor olan bu anlamda tarafsızlığı gerçekleştirmektir.
Gözü açık ya da bağlı, sembolü Themis ya da Justitia.
Adil olsun da, figürü ne olursa olsun!
Mehmet Necati GÜNGÖR
Chessmanın bu romanını gençlik yıllarımda okumuştum.
Aradan uzun yıllar geçtiği için hikâyesi tam olarak aklımda kalmamış.
Aklımda kalan tek cümle ise romanın ismi: Adaletin Kör Gözü
Caryl Chessman 1948 yılında adam kaçırma, tecavüz ve çeşitli diğer suçlardan ölüme mahkum olan bir mahkûmdur. Lakabı Red-Light-Bandit (Kırmızı Işıklı Haydut) olan Chessman, infazını beklerken ölüm hücresinde gizlice birkaç kitap yazdı. Bunlardan birisi de bu kitaptır. 1960 yılında California'da gaz odasında idam edilmiştir. Masum olduğuna inananların sayısı fazlaydı. Chessman "Adaletin Kör Gözü"nde masumluğunu kanıtlayacak bir delili 50 yıl sonra bulunacak şekilde bıraktığını söylemişti.
Delil bulundu mu, bulunmadı mı, orasını takip edememiştik. Kanıtlansa ne olacak, adam çoktan öteki tarafa varmış!
Biz, Romanın ismine takıldık.
Chessmana göre kendisini mahkûm eden adaletin gözü kördü. Çünkü masumiyetini görememişti, ya da inanmamıştı.
Balyoz davası kararlarını dinlerken, Chessmanın bu romanının adı aklıma takıldı.
Sonra, bir TV programında Dursun Çiçekin avukat kızı İrem Çiçeki tesadüfen dinledim.
Şöyle bir izahta bulundu:
Aynı suçla yargılanan iki kişiden biri beraat etti, diğeri, yani babam 18 yıla mahkûm edildi. Beraat edenin niçin beraat ettirildiğini elbette sorgulamıyorum. Çünkü, babam dahil, hiç birisinin suçluluğuna inanmıyorum.
Ama dedi ve devam etti:
İddianamede her iki sanığa izafe edilen suç kelimesi kelimesine aynı. Karar da kelimesi kelimesine aynı. Noktası, virgülü dahi yer değiştirmemiş. Peki, nasıl oluyor da aynı suçla suçlanan iki kişiden biri beraat ediyor, diğeri 18 yıl hüküm giyiyor?
Sonuçta, Yargıtay son sözünü söyledi.
Bir garabeti de düzelterek. O da şuydu:
Mahkeme, Hükümlülerden Kadın albay Berna Dönmezin babalık ve kocalık haklarını iptal etmişti. Yargıtay bunu düzeltti. Böylece, Berna hanımın erek değil, kadın olduğu da Yüsek Mahkeme kararıyla ispatlanmış oldu.
Adaletin gözü kör mü?
Adalet kavramının simgesi olan Themis Yunan mitolojisinden geliyormuş.
Elindeki terazi adaleti ve bunun dengeli şekilde dağıtılmasını, diğer elindeki kılıç ise adaletin keskinliğini simgeliyormuş. Kadın ve bakire oluşu bağımsızlığını, gözlerinin bağlı olması ise tarafsızlığını. Böylece adaleti dağıttığı kişileri görerek etkilenmesi, taraflı davranması önlenmiş olurmuş. Bu, tüm dünyada adaletin bağımsız, tarafsız ve dengeli şekilde dağıtıldığı, caydırıcılığı olan hukuk düzeninin ifadesi olarak anlaşılırmış.
Aslında Gözleri bağlı olan ise Roma Mitolojisindeki Justitita imiş.
Justitianın da elinde kılıç ve terazi, gözlerinde gözbağı varmış.
Tartışma şurada:
Adaletin gözü açık mı olmalı yoksa tarafsızlığı için bağlanmalı mı?
Bazı hukukçular, yargıcın tarafsızlığı için Justitia'yı destekliyor. Bunlara göre:
Kör değil de gözü bağlı olduğuna göre, Justitia istese görebilecek olduğu şeyleri bilinçli olarak görmemeyi tercih ediyor demektir. Gözü bağlı yargıç yargılama esnasında herkese eşit nazarla bakacak ve hukuku sadece vicdanına göre belirleyecektir.
Gözbağı sembolünün işaret ettiği ilkeler özellikle yargıcın egemenle olan ilişkileri bakımından önemliymiş.
Hakimler kurulu bir egemenlik yapısı içinde hareket ediyor olsa da, adalet dağıtırken iktidardan bağımsız olmaları ve ona karşı eleştirel bir mesafeyi korumaları gerekir. Justitia'nın en önemli görevlerinden biri iktidara (devlete) karşı doğruyu söylemektir. Onun içindir ki, yargıda tarafsızlığın asıl anlamı, onun devletle ilişkisi bakımından ortaya çıkar. Çünkü, en zor olan bu anlamda tarafsızlığı gerçekleştirmektir.
Gözü açık ya da bağlı, sembolü Themis ya da Justitia.
Adil olsun da, figürü ne olursa olsun!