TÜRKİYEYİ AMERİKADAN OKUMAK
Mehmet Necati GÜNGÖR
Türkiye nin başına gelenleri ve gelecek olanları Amerika dan okumak adet oldu.
Bu tip okumaları yapanlar, nedense pek yanılmadılar.
Türkiye NATOya girdikten ve Amerikanın müttefiki olduktan sonra hakkımızdaki kararlar hep okyanus ötesinden verilmeye başlamış demek ki.
Amerikadaki tink-tank kuruluşları bu günlerde hem Ortadoğu, hem Türkiye üzerine kafa patlatıyorlarmış.
Bunları uzun, orta ve kısa vadeli olarak tanımlamak mümkün de, hangisinin kısa vadeli olduğunu kestiremiyoruz.
Ortadoğuda uzun vade için yapılan plan ve programlar belli.
Biri Büyük Kürdistanı, diğeri Büyük Ermenistanı kurmak üzerine.
Zira, İsrailin her iki müttefike de ihtiyacı var.
İsralin güvenliği ise bu coğrafyada Amerika için hayati önem taşıyor.
Amerika nın PYDye kol kanat germesi, Büyük Kürdistanı inşa etme projesi nedeniyle.
Almanyanın soykırım iddialarını Meclisinde kabul etmesi ise Ermenistan konusunda atılacak adımların işaret fişeği.
Amerikanın müttefikim dediği ilişkileri menfaat ipliğine bağlıdır.
Amerikanın çıkarı nerede biterse iplik orada kopuyor.
Amerikanın Türkiye ile olan ipliği urgan düğümü gibi.
Türkiye, ordusuyla, tarihiyle, coğrafyası ve stratejik konumuyla Amerikanın kolay kolay gözden çıkaramayacağı bir müttefiktir.
Yani, kolay kolay bu düğümü koparmak istemez.
Ne var ki, son zamanlarda Türkiyenin bazı politikalarından, özellikle dış politikada attığı adımlardan memnun değil.
İç politikada demokrasiden uzaklaşmak, basını zap-ü rapt altına alma giriştimleri Obama yönetimini rahatsız ediyor ama, bunlar hep söylemlerde kalıyor.
Amerika sözcüleri neyin, nerede hangi üslup çerçevesi içerisinde konuşulacağını iyi biliyorlar.
Bizimkilerin yaptığı gibi Eyyy diyerek meydan okumuyorlar.
Diplomasinin nazik dilini kullanıyorlar.
Oradan gelen haberlere göre, Amerika ılımlı islâm projesinden vazgeçmek istiyor.
Suriye politikasındaki başarısızlığın onarılmasını bekliyor.
Ortadoğu politikasında Türkiyeden ziyade İrana yaklaşmanın yararlarını gözden geçiriyor.
Bu, aynı zamanda Sünni islâm yerine, şii islaâma selâm çakma alıştırmasıdır.
Son cümle olarak; Türkiyedeki yönetim Amerikanın çıkarlarına taş koymadığı sürece sorun teşkil etmeyecek.
Demokrasi olmuş, olmamış Amerika nın umurunda değil.
Ha, bir de Fetullah Gülen i asla iade etmeyecek. Çünkü O da Amerika nın çok sağlam bir müttefiki durumunda.
Anlayacağınız; Cumhuriyetin değerleri tekmeleniyormuş, laiklikmiş, dindar anayasaymış, başbakanın dediği gibi manayasaymış, partili başkanlıkmış;
Bunlar ne Amerikanın, ne ABnin umurunda.
İş,her zaman olduğu gibi millete düşüyor.
Mehmet Necati GÜNGÖR
Türkiye nin başına gelenleri ve gelecek olanları Amerika dan okumak adet oldu.
Bu tip okumaları yapanlar, nedense pek yanılmadılar.
Türkiye NATOya girdikten ve Amerikanın müttefiki olduktan sonra hakkımızdaki kararlar hep okyanus ötesinden verilmeye başlamış demek ki.
Amerikadaki tink-tank kuruluşları bu günlerde hem Ortadoğu, hem Türkiye üzerine kafa patlatıyorlarmış.
Bunları uzun, orta ve kısa vadeli olarak tanımlamak mümkün de, hangisinin kısa vadeli olduğunu kestiremiyoruz.
Ortadoğuda uzun vade için yapılan plan ve programlar belli.
Biri Büyük Kürdistanı, diğeri Büyük Ermenistanı kurmak üzerine.
Zira, İsrailin her iki müttefike de ihtiyacı var.
İsralin güvenliği ise bu coğrafyada Amerika için hayati önem taşıyor.
Amerika nın PYDye kol kanat germesi, Büyük Kürdistanı inşa etme projesi nedeniyle.
Almanyanın soykırım iddialarını Meclisinde kabul etmesi ise Ermenistan konusunda atılacak adımların işaret fişeği.
Amerikanın müttefikim dediği ilişkileri menfaat ipliğine bağlıdır.
Amerikanın çıkarı nerede biterse iplik orada kopuyor.
Amerikanın Türkiye ile olan ipliği urgan düğümü gibi.
Türkiye, ordusuyla, tarihiyle, coğrafyası ve stratejik konumuyla Amerikanın kolay kolay gözden çıkaramayacağı bir müttefiktir.
Yani, kolay kolay bu düğümü koparmak istemez.
Ne var ki, son zamanlarda Türkiyenin bazı politikalarından, özellikle dış politikada attığı adımlardan memnun değil.
İç politikada demokrasiden uzaklaşmak, basını zap-ü rapt altına alma giriştimleri Obama yönetimini rahatsız ediyor ama, bunlar hep söylemlerde kalıyor.
Amerika sözcüleri neyin, nerede hangi üslup çerçevesi içerisinde konuşulacağını iyi biliyorlar.
Bizimkilerin yaptığı gibi Eyyy diyerek meydan okumuyorlar.
Diplomasinin nazik dilini kullanıyorlar.
Oradan gelen haberlere göre, Amerika ılımlı islâm projesinden vazgeçmek istiyor.
Suriye politikasındaki başarısızlığın onarılmasını bekliyor.
Ortadoğu politikasında Türkiyeden ziyade İrana yaklaşmanın yararlarını gözden geçiriyor.
Bu, aynı zamanda Sünni islâm yerine, şii islaâma selâm çakma alıştırmasıdır.
Son cümle olarak; Türkiyedeki yönetim Amerikanın çıkarlarına taş koymadığı sürece sorun teşkil etmeyecek.
Demokrasi olmuş, olmamış Amerika nın umurunda değil.
Ha, bir de Fetullah Gülen i asla iade etmeyecek. Çünkü O da Amerika nın çok sağlam bir müttefiki durumunda.
Anlayacağınız; Cumhuriyetin değerleri tekmeleniyormuş, laiklikmiş, dindar anayasaymış, başbakanın dediği gibi manayasaymış, partili başkanlıkmış;
Bunlar ne Amerikanın, ne ABnin umurunda.
İş,her zaman olduğu gibi millete düşüyor.
Son düzenleme: