Sayın Ümmi,
Ben basit bir matematik denkleminden bahsediyorum,''som ve sonsuz'' olan başka bir varlığın varolmasına imkan tanımaz. Eğer sizin sınırlarınız da son buluyorsa o sonsuz değildir. Bu tanımlama herşeyi allahın parçası haline getirir. Nitekim bu yoruma katılan bir çok mütefessir bulunmaktadır.
efenim basit matematik denklemleriyle anlaşılabilseydi zaten herkes iman ederdi dediğiniz şekilde.hem som ve sonsuzdur,hem kullar yaratmıştır hem bu kullar ne onun aynıdır nede ondan gayrıdır.
bunu anlatabilmek için için tasavvufta ayna metaforu kullanılırmesela,aynaya yansıyan güneşe bakıp ben güneşi gördüm deseniz,o güneş değildir ama güneş değildirde diyemezsiniz.Güneşin yansımasıdır.
ya da dünyadaki tüm suları bir varlık kabul etseniz insanın yüzde yetmişi sudur ama insan su değildir.bu örnekler akla yaklaştırabilmek için birer teşbih.Yoksa aynen böyledir demek değil.
herşey yaradılmadan önce sadece Allah vardı denildiğinde Hz.Ali ;"el an öyledir" demiş.yani şimdide öyledir.Sadece Allah var.
Filozof,"düşünüyorum öyleyse varım "der.Mutasavvıf sa,,Düşünüyorum,düşünüyorum,yokluk ve hiçliğimi buluyorum der herhalde buna mukabil.
Parçası olmanız onun yarattığı olmanız haline halel getirmez
Sadece som olma özelliğini anlamamızı zorlaştırır. Burada som sözcüğünü elemental ölçülerde anlamamak gereğini bize anlatır. Som sözcüğü tümevrenin yapısal özelliğinin bir bütünlük arz ettiği ve her zerresinde bu bütünlüğün korunduğu gibi anlaşılmalıdır. Felsefi olarak bizi ''teklik'' düşüncesine götüren temel özellik bu olsa gerekir.
.
efenim evrenin temel yapı taşının atomlar olduğu düşünülürken,Kuark diye birşey keşfedildi.bunlarında bir var bir yok ışıma gibi(zikir)oldukları tesbit edildi.kuantum fiziği diye birşey ortaya çıktı ve bilinen fizik yasalarının çok daha ötesinde bilgiler elde edildi.evrenin yap taşı madde değil,Enerji dir. ve bir var bir yok.nasılki ışığı kendinden olmayan gezegenler göz kırpar gibi görünür.evreninde varlığı kendinden değilidr.onu her an bir var bir yok eden bir varedicinin Ol hitabına muhtacdır.Bir var bir yok olan şeyde Ne Allah olabilir nede onun bir parçası.
Rahman29." Göklerde ve yerde bulunan herkes, O'ndan ister. O, her an yaratma halindedir.
Kişinin kendisini ''hiç bilme'' ''hiçleştirme'' yada ''yok bilme'' si arasındaki farkı izah eden bir cümlenize rastlamadım hatırlatırsanız sevinirim.
Ümmi den alıntı;
kendinin hiç olduğunu anladığında yani kendini bildiğinde mevlasını bilir.Hiç,yok denecek kadar değersiz şey demektir.bu beka,yani sahva erenlerin,ayılmışların halidir.bu hiçlik,insanı özgür kılar.Allahtan başka kimseye eyvallah ettirmez.Çünkü herşeyde kendisi gibi onun kuludur.ondan izinsiz yaprak bile kımıldamaz.
Bundan önce fena,yani yokluk idraki vardır ki,kişi kendi varlığından habesizdir aşktan dolayı.Enel hak gibi kelimelerle ifade edebilirler bu hali yaşayanlar.sarhoştur kişi aşktan dolayı ve Allahtan başka hiç bir varlık olmadığı anlayışındadır.Bu felsefi değil ,kalbi bir anlayıştır.Fakat bilmeyenler panteizmle karıştırabiliyorlar.eksik bir anlayış olmakla birlikte,insanların geneline göre ldukça yüksek bir manevi ve kalbi hal yaşamaktadırlar.
yani yokluk ve hiçliği karıştırmışsınız.genede akılla anlamaya çalışan biri olarak iyi sayılırsınız.
bu arada tanrı tahayyülü diye birşey yoktur.O ne hayal ederseniz edin onun ötesindedir.Veralarında verasında,veralarında verasında,veralarında verasındadır. "İnsan üzerine zamandan öyle bir dönem gelip geçti ki, o anılmaya değer bir şey değildi." Dehr 1
(bu ayette her ne kadar madde aleminde böyleyse,Yani henüz pis bir su halinde ikrah edilen,minicik bir hücre olarak kıymet ifade etmeyen değersiz birşeyken görür,konuşur,düşünür,bedenen en mükemmel şekile büründürülmüş olması bir tarafa,)Allah katında değer ifade edebilmesi için kulluğunun idrakinde olması gerekir.,
| "Öyle ise siz beni (ibadetle) anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin; sakın bana nankörlük etmeyin! "Bakara 152 |
İnsan bedeninde bir hücre bile yaratmaya kadir değilken,gözüne bir kirpik eklemekten acizken,Allahın verdiği akılla düşünür,Gözle görür,Kalple severken,vücudunun cüzleri onun verdiği rızıklarla gelişirken,"ben " demesi yakışmaz.ben dediğimiz de O na ait çünkü.bize düşen sadece hiçlik.Yok denecek kadar önemsiz bir vara bunca lütuf,onu muhatap alma,cennetine davet etmekte,Onun merhameti,Sevgisi ve insana verdiği değerin göstergesi.
insanın ;modern dünyanın hayhuyu,egoyu besleyen ve yücelten fikir akımlarının tesiriyle bu hiçliğinin farkına varması imkansız gibi birşey.bu yüzden yaradanla doğru bir bağlantı kurmasıda çok zor.
Bir şeyin kalple anlaşılır olması onun açıkça akla karşı olabileceği şeklinde anlaşılmamalıdır. Bu konunun çetin bir problem olduğunu anlayabiliyorum ama kalbi aklın dışında ve fevkinde tutmak başka şeydir akla karşı konumlandırmak başka şey. Bildiğim kadarıyla hiç bir tasavvufi düşünce kalbi aklın karşısına koymaz sadece dışında ve fevkinde tutar. Aksi halde tasavvufu bilimle ve akılla çatışan bir anlayışa dönüştürürsünüz. Bu durum inanca en ağır darbeyi vurur ya da bazı toplumların bilim dışı kalmasına vesile olur. Şu an islam toplumlarında yaşanan şeyin temelindede bu yanlış yorumun olduğunu düşünmek sanırım abartılı bir değerlendirme olmaz.
efenim akıl olmasa din olmaz zaten.Deliye kalem yok.Yani aklı olmayan dinen mesul bile sayılmaz.Akıl elbette çok önemli.Fakat bir yerden ötesinede kalple geçilir.Aklın gücü yetmez.Hatta mirac hadisesinde,Cebrail a.s.Sidetül müntehaya geldiklerinde;Bundan ötesine geçemem yanarım der.Melekler,Akıl nuru gibi nurdan yaradılmış varlıklardır.Akıl nuruda,kalple anlaşılacak mevzularda fazla kafa patlatılınca voltajın fazla geldiği ampul gibi patlar,yanar.Aklın sınırı bir yere kadar.Kişi ne kadar akıllı ve zeki olsa aşık olmamışsa aşkı bilemez mesela.
Aşkı açıklamakta,akıl çamura saplanmış eşek gibi kalakalır.
Yukardaki paragraf yaklaşımımın panteizmle alakası olmadığı konusunda fikir vereceği için bu konuda başka açıklama yapmayacağım.
efenim yaradılmışların toplamından tanrı oluşturmak tasavvuru panteizmdir.Tasavvufdaki tevhidle alakası yoktur.İster elemental olsun ister şeylerin toplamı.
Yazılarınıza ilişkin eleştirel yaklaşımımı sanırım tam anlatamadım, yazılarınızı kendim için önemli ve cevap vermeye değer buluyorum ve çok şey öğrendiğimi düşünüyorum sohbeti sürdürmemin sebebi bu. Şüphesiz ki bu durum benim eleştiri hakkımı elimden almaz ama eleştirileri en ağır ölçülere taşımamanızı rica edeceğim. Çünkü eleştirilerin bir kısmı sizin anlatımınızdan kaynaklasada önemli bir kısmının yeni tanışıyor olmaktan dolayı benim onların tam karşılığını zihnimde oluşturamamaktan kaynaklanabileceğini biliyorum ve anlamamın size sormaktan başka yolu yok. Eleştirilerin aynı zamanda bir soru olduğunu ve anlamak istemekten başka bir gayesinin olmadığını bilmenizi isterim buna rağmen sözlerimden sizin yazıları uydurduğunuzu, emek vermediğinizi anladıysanız bunun için özür dilerim, asla böyle bir şey demek istemedim.
Sevgi ve saygılarımla.
efenim ağır eleştiri olarak algıladığınız cümlelerim hangisiyse özür dilerim.Bunu kasıtlı yapmadığımı bilmenizi isterim.
bende işlerim yüzünden nete fazla vakit ayırmamaya karar verdiğim halde düşünen birilerine yazmak sorumluluğu sebebiyle burda bulunuyorum.Rumuzdanda anlaşılacağı üzere ümmi sayılırım.Sadece bildiklerimi paylaşmaya çalışıyorum.
yazılarımın çalakalem gibi geldiğini daha öncede mopsy söylemişti.bunun sebebi şu olabilir kısıtlı bir zaman içinde yazıyorum ve olabildiğince kısa ifadelerle yazıyı uzun tutmamaya çalışıyorum.Ama anlatılacak mevzuyu böyle kısacık ifade etmek bazan önemsenmeden yazılmış gibi bir görüntü arzediyor sanırım.oysa iki cümleyle anlattığım bir yokla hiçin farkını anlamak bendenizin en az 5-6 seneme malolmuştur.
sizin kolaycacık yazdığınız Allah som ve sonsuz(samed) kelimesinin manasını anlayabilmek,"kul hü vallahu ehad,Allahussamed" (de ki Allah tektir,Allah sameddir) ayetini anlayabilmek için,yıllarca çaba sarfetmek gerekiyor.Ve o ayetin manası bir anda Allah tarafından kabinize öğretiliyor.ve anlıyorsunuz ki,yüzlerce kütüphane devirsem bunu anlamazdım.çünkü kitaplarda yazan falancadan filancadan öğrenilecek birşey değil.
mesela,siz aşık olmadan aşkı anlamazsınız.Aşık olduktan sonrada aşkı tarif edemezsiniz tamamen kalbi bir durumdur.Ancak aşkı yaşayanlar az çok bir birlerinin halinden ,gerçek aşık olup olmadığından anlar.bunu gibi,bu merhalelerden geçmiş insanlarda bir birini tanır.
"Ehli dil birbirin bilmemek insaf değil."
ne demek istediklerini anlar.
aynı kulhü vallahu ehadi,normal vatandaşın okuduğunda anladığıyla,o ayeti kabiyle okuyanın anladığı arasında dağlar kadar fark vardır.
bu bir ayeti anlamak bile hayatınızı yüzseksen derece değiştirir.adeta karanlıklardan aydınlığa çıkarsınzı.kainatın en büyük muammasını çözersiniz.
bakara 257
"Allah, inananların dostudur, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. "