Ölüye Kur'an okumak caiz mi ve faydası var mı?
Soru
Ölen kişinin kabri başında ayet veya sure okumak ne anlama geliyor? Daha doğrusu doğru bir şey mi yanlış bir şey mi? Çünkü kur'an'da olaylardan Allah'ın birliğinden bahsediliyor. Olmuş olayları ölüye okumak manasız bir şey değil mi? Mesela fil suresinde kuşların kafirlerin üzerine gökten taş atmaları onların helak edilmesinden bahsediyor bunu ölüye okumanın ne mansı var?
Kullanıcı: anonim | Tarih: 27-Şubat-2007, Saat: 14:31:08
Cevap
Değerli kardeşimiz;
Kuran-ı Kerimin sadece bir ciheti yoktur. Bediüzzaman Hazretlerinin ifadesiyle, İnsana hem bir kitab-ı şeriat, hem bir kitab-ı dua, hem bir kitab-ı zikir, hem bir kitab-ı fikir, hem bütün insanın bütün hacatı maneviyesine merci olacak çok kitapları tazammun eden tek, cami bir kitab-ı mukaddestir. (Sözler. S.340)
Yani Kuran-ı Mübin hayatımızı tanzim eder. Allaha olan mesuliyetlerimizi gösterir, dünyaya geliş gayemizi, neler yapmamızı, nasıl ibadet edeceğimizi öğretir ve her şeyin hikmet ve mahiyetini anlatır. Hülasa Kuran-ı Kerim bir zikir, fikir, dua ve davet kitabıdır.
Kur'ân-ı Kerimin tesir sahası sadece dünya ile sınırlı değildir. Onun mü'min ruhlara verdiği feyiz hayatta iken kalmaz, aynı şekilde kabir âleminde de devam eder, orada iken de ruhlarımızı şenlendirir, kabrimizde nur ve ışık olur.
Geçmişlerimizin ruhuna Kur'ân'dan nelerin okunması gerektiği hususunda Peygamberimiz (a.s.m.) şu tavsiyelerde bulunur: "Yasin, Kur'ân'ın kalbidir. Onu bir kimse okur ve Allah'tan âhiret saadeti dilerse, Allah onu mağfiret buyurur. Yâsin'i ölülerinizin üzerine okuyunuz." (Müsned, 5:26)
Bu hadis-i şerif, Yasin Sûresinin hem ölüm döşeğinde olan hastaya okunmasına, hem de ölmüş mü'minlerin ruhuna bağışlanmak üzere okunabileceğine işaret etmektedir.
Hz. Ebû Bekir'in (r.a.) rivayet ettiği şu hadis-i şerif de meseleyi açıklığa kavuşturmaktadır:
"Kim babasının veya anasının veya bunlardan birisinin kabrini Cuma günü ziyaret ederek orada Yasin Sûresini okursa, Allah kabir sahibini bağışlar." (İbni Mace Tercemesi, 4:274)
İslâm âlimleri, ölünün ruhuna Kur'ân okunduğu zaman peşinden bir dua ile ruhlarına bağışlanmasını tavsiye etmişler, Sahabiler de bu şekilde yapmışlardır. İmam-ı Beyhakî'nin bir rivayetinde, Abdullah bin Ömer'in ölülerin ruhuna Bakara Sûresinden okunabileceğini tavsiye ettiği anlatılmaktadır.(Beyhaki, 4:56)
Bir Fâtiha'nın veya okunan bir Yâsin'in bütün ölülerin ruhuna aynı şekilde hiç eksilmeden nasıl ulaştığını da Bedüzzaman'dan bir nakille öğrenelim:
"Fâtır-ı Hakim nasıl ki, unsur-u havayı; kelimelerin, berk (şimşek) gibi intişarlarına ve tekessürlerine (yayılma ve çoğalmalarına) bir mezraa (tarla) ve bir vasıta yapmış ve radyo vasıtasıyla bir minarede okunan ezan-ı Muhammedi (a.s.m.) umum yerlerde ve umum insanlara aynı anda yetiştirmek gibi; öyle de okunan bir Fatiha dahi, meselâ, umum ehl-i imanın emvâtına (ölülerine) aynı anda yetiştirmek için hadsiz kudret ve nihayetsiz hikmetiyle manevî âlemde, mânevî havada çok manevî elektrikleri, manevî radyoları sermiş, serpmiş; fıtri telsiz telefonlarda istihdam ediyor, çalıştırıyor.
"Hem nasıl ki, bir lamba yansa, mukabilindeki binler aynaya, her birine tam bir lâmba olur. Aynen öyle de, Yâsin-i Şerif okunsa, milyonlar ruhlara hediye edilse, her birine tam bir Yâsin-i Şerif düşer. (Şualar, s.576)
Zaten kabirdeki yakınlarımız devamlı surette bizden yardım beklemektedir. Bizden gelecek bir dua, bir Fatiha, bir İhlâsla nefes alabileceklerini bilmektedir. Çünkü kabir o kadar çetin şartlarla iç içedir ki, en küçük bir mânevî yardım dahi onun ruhunu serinletecektir. Bir hadiste Peygamber Efendimiz şöyle buyururlar:
"Ölen kimse kabrinin içinde boğulmak üzere olup da imdat isteyen kimse gibidir. Babasından yahut kardeşinden veya dostundan kendisine ulaşacak duayı beklemektedir. Nihayet dua kendisine ulaştığında bu duanın sevabı ona dünya ve dünyada bulunan her şeyden daha kıymetli olur. Muhakkak ki, hayatta olanların ölüler için hediyeleri dua ve istiğfardır." ( Mişkatül- Mesabih, 1:723)
- Hanefî mezhebine göre de, bir insan akrabasının veya yakın dostunun kabri başında Kuran okusa güzel olur(V. Zuhaylî, el-Fıkhul-İslamî, 8/49).
Şu ifadeler de Hanefî alimlerine aittir. Ehl-i Sünnet ve cemaate göre, bir insan namaz, oruç Kuranın okumak, zikir, hac gibi işlediği güzel amellerinin sevabını başkasına hediye edebilir(bk. Fethul-kadîr, 6/132; el-Bahrur-Raik,7/379- Şamile-; Reddul-Muhtar, 2/263).
- Malikî mezhebinde ise şartsız olarak- kişinin, kendi kabri üzerinde Kuran okunmasını tavsiye etmesi caizdir(V. Zuhaylî, el-Fıkhul-İslamî, 8/51).
- Şafii ve Hanbelî mezhebine göre, kişinin kendi kabri üzerinde Kuran okumayı vasiyet etmesi caizdir. Çünkü, şu üç durumda Kuran okumanın sevabı ölüye ulaşır: Kabrin yanında okumak, okumadan sonra dua etmek, sevabını ölünün ruhuna niyete ederek okumak(bk. V. Zuhaylî, el-Fıkhul-İslamî, 8/51).
İmam Nevevînin el-Memuunda da(15/521-522) şu bilgilere yer verilmiştir: Şafii mezhebinde daha çok şöhret bulmuş görüşe göre, Kuranın sevabı ölüye ulaşmaz. Ancak, tercih edilen görüşe göre bu sevap özellikle arkasından dua edildiği zaman- ölüye ulaşır.
Bazı Şafii alimlerine göre, kabrin sahibi, -arkasından dua okunsun, okunmasın- kabri üzerinde okunan Kuran sevabından faydalanır(Yusuf el-Erdebilî, el-Envar, 1/399).
- Bir mezarlıkta okunan ve oradaki bütün ölülerin ruhuna hediye edilen Kuranın sevabı, bölünerek mi, yoksa bölünmeden mi onların ruhuna gider? şeklindeki bir soruya karşılık, Şafii alimlerinden İbn Hacer; Her ölüye okunan Kuranın sevabı bölünmeden tam olarak ulaşır, bu Allahın geniş rahmetine en uygunudur diye cevap vermiştir(bk. Buğyetul-musterşidîn, s.97).
Mehmed PAKSU
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
28-Şubat-2007 - 15:06:56
Okunma Sayısı: 6112