ÖNSÖZ
Alexander Tekniği ile tanışmam, Tinbergen'in 1973 yılı Tıp/Fizyoloji dalında Nobel Ödülü kazanması üzerine yaptığı konuşma dolayısıyla olmuştu ve 1977'de bu teknik üzerinde ders almaya başladım. 35 yıldan beri deneysel fizyoloji alanında çalıştığımdan, giderek Alexander'ın buluşlarını daha çok önemsedim, onlardan daha çok etkilendim.
Beden kütlemizin üçte birinden fazlasını oluşturan kaslarımız ilginç bir sistem içinde yer almaktadır. Birçoklarına göre, kaslarımızın işlevi, bizi dik tutmak, bedenimizi hareket ettirmek ve bir şeyler yapmamız için güç sağlamaktan ibarettir. Oysa kasların işlevi bundan çok daha fazladır; onlar önemli bir duyu organımızın bir parçasıdır (ondokuzuncu yüzyıl fizyoloğu Sir Charles Bell tarafından tanımlanmış olan "altıncı duyu" - proprioceptive 'uyarıları alma' ve kinestetik 'yapılan hareketin genişliğini, yönünü ve etkisini sezebilme' duyumu). Kaslarımız bizim bilgi ve duygu iletişimimize vasıta olmaktadır: dıştan, konuşma (kaslar sayesinde gerçekleşir), yüz ifadesi ve beden duruşu (postür) yoluyla; içten, kasların duygusal hâlimize etkileriyle (depresyonda gevşemiş kaslar, anksiyete veya öfke duyulurken gerilmiş kaslar).
F.M. Alexander, modern yaşam tarzında bizim altıncı duyumuzla tamamen ilişkimizi kesmiş olduğumuza ve bu nedenle de beden duruşu, hareket, iletişim ve duygusal veya ruhsal hâllerimizi en uygun şekilde kullanmaktan da tamamen vazgeçmiş olduğumuza dair keşfiyle dikkat çekmiştir.
Altıncı duyumuzu yeniden nasıl kazanabiliriz ve en uygun kas kullanımına yeniden nasıl ulaşabiliriz? Bunun mümkün olması sadece, kaslarımızın doğru çalışması için zaman harcamamıza, bu konuda dikkatli davranmamıza ve yerçekimiyle zıt düşen kasların gereksiz ek kasılmalarına meydan vermeksizin kolayca işlevlerini sürdürmelerini sağlamak amacıyla kas kontrolu alanında yeni yöntemler kazanmamıza bağlıdır. Bir öğretmenin hünerli elleri, sadece öğrencide kas duyumunu uyandırmakla kalmaz, ayrıca daha uygun kas yöntemleri geliştirmesine de yardımcı olabilir. Bu duyusal ve motor deneyimleri öğrenmek temelde söze dayalı değildir. Her şeye rağmen, neler olup bittiği ve ne için umutlanacakları hakkında bir fikir sahibi olmaları, düşünen insanlar için büyük bir yardım sayılır.
Bu açıdan baktığımızda Jonathan Drake'in kitabı gayet yararlı bir katkı sağlıyor. Kolay anlaşılır, sade bir metin içinde Alexandre Tekniğinin temel prensiplerini açıklıyor. Bir öğretmenin hünerli ellerinden çıkan temel girdilere (input) bağlı kalarak herkesin uygulayabileceği ve bunları yaparken kendisini müşahede etmesine imkân veren bir dizi yöntemi anlatıyor. Kitap sadece uygulanabilirliği ile dikkat çekmekle kalmıyor (Alexander Tekniğini bilgisayar klâvyesinde çalışmaya veya araba kullanmaya uygulayarak), aynı zamanda hareket hâlinde iyi 'teknikler' kullanımının da bol bol örneklerini veriyor. Bu iki özelliği, kitabı, Alexander Tekniğine ilgi duyanlar ya da bu konuda eğitim görenler için paha biçilmez ölçüde değerli kılıyor.
David Garlick (Fen Fakültesi diploması (lisans derecesi), Tıp Fakültesi diploması (lisans derecesi), BS, Felsefe doktoru (Bs ve Bsc: ikisi için de Random House sözlüğü 'Bachelor of Scıence' diyor.
Kıdemli Lektör
New South Wales Üniversitesi
Fizyoloji ve Farmakoloji Okulu
egemeta.com
Alexander Tekniği ile tanışmam, Tinbergen'in 1973 yılı Tıp/Fizyoloji dalında Nobel Ödülü kazanması üzerine yaptığı konuşma dolayısıyla olmuştu ve 1977'de bu teknik üzerinde ders almaya başladım. 35 yıldan beri deneysel fizyoloji alanında çalıştığımdan, giderek Alexander'ın buluşlarını daha çok önemsedim, onlardan daha çok etkilendim.
Beden kütlemizin üçte birinden fazlasını oluşturan kaslarımız ilginç bir sistem içinde yer almaktadır. Birçoklarına göre, kaslarımızın işlevi, bizi dik tutmak, bedenimizi hareket ettirmek ve bir şeyler yapmamız için güç sağlamaktan ibarettir. Oysa kasların işlevi bundan çok daha fazladır; onlar önemli bir duyu organımızın bir parçasıdır (ondokuzuncu yüzyıl fizyoloğu Sir Charles Bell tarafından tanımlanmış olan "altıncı duyu" - proprioceptive 'uyarıları alma' ve kinestetik 'yapılan hareketin genişliğini, yönünü ve etkisini sezebilme' duyumu). Kaslarımız bizim bilgi ve duygu iletişimimize vasıta olmaktadır: dıştan, konuşma (kaslar sayesinde gerçekleşir), yüz ifadesi ve beden duruşu (postür) yoluyla; içten, kasların duygusal hâlimize etkileriyle (depresyonda gevşemiş kaslar, anksiyete veya öfke duyulurken gerilmiş kaslar).
F.M. Alexander, modern yaşam tarzında bizim altıncı duyumuzla tamamen ilişkimizi kesmiş olduğumuza ve bu nedenle de beden duruşu, hareket, iletişim ve duygusal veya ruhsal hâllerimizi en uygun şekilde kullanmaktan da tamamen vazgeçmiş olduğumuza dair keşfiyle dikkat çekmiştir.
Altıncı duyumuzu yeniden nasıl kazanabiliriz ve en uygun kas kullanımına yeniden nasıl ulaşabiliriz? Bunun mümkün olması sadece, kaslarımızın doğru çalışması için zaman harcamamıza, bu konuda dikkatli davranmamıza ve yerçekimiyle zıt düşen kasların gereksiz ek kasılmalarına meydan vermeksizin kolayca işlevlerini sürdürmelerini sağlamak amacıyla kas kontrolu alanında yeni yöntemler kazanmamıza bağlıdır. Bir öğretmenin hünerli elleri, sadece öğrencide kas duyumunu uyandırmakla kalmaz, ayrıca daha uygun kas yöntemleri geliştirmesine de yardımcı olabilir. Bu duyusal ve motor deneyimleri öğrenmek temelde söze dayalı değildir. Her şeye rağmen, neler olup bittiği ve ne için umutlanacakları hakkında bir fikir sahibi olmaları, düşünen insanlar için büyük bir yardım sayılır.
Bu açıdan baktığımızda Jonathan Drake'in kitabı gayet yararlı bir katkı sağlıyor. Kolay anlaşılır, sade bir metin içinde Alexandre Tekniğinin temel prensiplerini açıklıyor. Bir öğretmenin hünerli ellerinden çıkan temel girdilere (input) bağlı kalarak herkesin uygulayabileceği ve bunları yaparken kendisini müşahede etmesine imkân veren bir dizi yöntemi anlatıyor. Kitap sadece uygulanabilirliği ile dikkat çekmekle kalmıyor (Alexander Tekniğini bilgisayar klâvyesinde çalışmaya veya araba kullanmaya uygulayarak), aynı zamanda hareket hâlinde iyi 'teknikler' kullanımının da bol bol örneklerini veriyor. Bu iki özelliği, kitabı, Alexander Tekniğine ilgi duyanlar ya da bu konuda eğitim görenler için paha biçilmez ölçüde değerli kılıyor.
David Garlick (Fen Fakültesi diploması (lisans derecesi), Tıp Fakültesi diploması (lisans derecesi), BS, Felsefe doktoru (Bs ve Bsc: ikisi için de Random House sözlüğü 'Bachelor of Scıence' diyor.
Kıdemli Lektör
New South Wales Üniversitesi
Fizyoloji ve Farmakoloji Okulu
egemeta.com