Sevgili dost usta Mopsy'ye....
Bertolt Brecht'in Marksist pintulası ....
Puntila Ağa ile Uşağı matti ve Eva ile Mattinin hayalleri..
EVA: Matti, beni almanı ve senin karın olmayı istiyorum. Başka kadınlar gibi benim de kocam olsun istiyorum. Eğer sen istersen hemen şimdi gideriz yengeç avına, üstelik de kepçesiz! Eğer sen öyle sanıyorsan benim kendimi senden üstün gördüğüm falan yok, seninle kıtlık çekerek yaşamaya bile razıyım.
MATTİ : Bayan Eva sizinle en olmadık şeyleri bile yaparım ama size karım olur musunuz diyemem. Niye mi? Çünkü bu güzel ve sarhoş adam yarın sabah ayıklık nöbetine tutulup akli dengesi yerinde bir insan olduğunda sizi yine bir Ataşe’ye layık görecek de ondan.
EVA: Matti gel seninle sanki hiç yarın olmayacakmış gibi bir hayal kuralım olmaz mı? (şarap içerler)
MATTİ: Olur Eva. Neden olmasın? Bir evimiz olur mesela.
EVA: 2 katlı. Etrafında kocaman bir bahçemiz… Bahçenin bir köşesinde de bir taraça.
MATTİ: Akşamları yorgun argın eve gelmişiz. Taraçamızda oturuyoruz.
EVA: Göz göze, diz dize.
MATTİ: Muhabbet ediyoruz.
EVA: Sen anlatıyorsun, ben dinliyorum
MATTİ: Ben anlatıyorum, sen dinliyorsun Eva. Ben hep anlatıyorum sen hep dinliyorsun.
EVA: Neden sürekli sen anlatıyorsun, benim söyleyeceklerim yok mu?
MATTİ: Tamam gülüm sen de anlat, ben de seni dinlerim. Yeter ki sen şu hayali bozma…
EVA: Derken, hava kararır.
MATTİ: Yavaştan da yağmur çiselemeye başlar.
EVA: Battaniyelerimize sarılıp şarabımızı yudumlarız.
MATTİ: Ne şarabı?
EVA: Sıcak şarap.
MATTİ: Ve ben o şarabı yudumlarken senin gözlerine bakıp… Ne şarabı Eva? Ben paramız yok diyorum, sen bana sıcak şarap diyorsun!
EVA: Tamam hayatım içmeyiz şarap filan. Ya da yılda sadece birkaç kez içeriz. O da babamı ziyarete gittiğimiz zaman.
PUNTİLA: Bana gelin!
EVA: Yeter ki sen şu hayali bozma…
MATTİ: Düşünsene bahçede çocuklarımızın koşuşturduğunu. 5 yılda 5 tane oğlumuz olur mesela.
PUNTİLA: Küçük küçük Puntilalar…
EVA: Matti ne yaptın? 5 çocuk demek benim 5 yılın 4 yılını hamile geçirmem demek. En fazla 2. Ayrıca neden hepsi erkek oluyormuş?
MATTİ: Olur gülüm, 1 kızımız 1 oğlumuz olur mesela.
EVA: Ay Matti düşünsene, tatillerde de çocukları alır dağ evimize gideriz
MATTİ: Ne dağ evi Eva? Ben bir evi nasıl geçindireceğiz onu düşünüyorum sen dağ evi diyorsun!
EVA: Tamam Matti gitmeyiz dağ evine. Anlaştık mı?
MATTİ: Anlaşmadık! (Kısa bir süre kararsız kalır) Ya da anlaştık be Eva! Sıcak şarap içelim hem de her gün. Bir de dağ evimiz olsun, bir de normal evimiz… Kapıda da spor bir araba, hatta bir de şoförümüz.
EVA: Bir de hizmetçimiz!
MATTİ: Onu da tutarız, bu hayal bizim değil mi?
EVA: En azından bu hayal bizim, bu gecelik istediğimiz hayali kurabiliriz
MATTİ: Bize kimse bize engel olamaz.
EVA: Hiç kimse (Müzik yükselir, ışık kararır; Eva ile Matti hayal kurmaya devam ederler.)
hala hafızamdaki yerini koruyan muhteşem bir oyun...
Bertolt Brecht'in Marksist pintulası ....
Puntila Ağa ile Uşağı matti ve Eva ile Mattinin hayalleri..
EVA: Matti, beni almanı ve senin karın olmayı istiyorum. Başka kadınlar gibi benim de kocam olsun istiyorum. Eğer sen istersen hemen şimdi gideriz yengeç avına, üstelik de kepçesiz! Eğer sen öyle sanıyorsan benim kendimi senden üstün gördüğüm falan yok, seninle kıtlık çekerek yaşamaya bile razıyım.
MATTİ : Bayan Eva sizinle en olmadık şeyleri bile yaparım ama size karım olur musunuz diyemem. Niye mi? Çünkü bu güzel ve sarhoş adam yarın sabah ayıklık nöbetine tutulup akli dengesi yerinde bir insan olduğunda sizi yine bir Ataşe’ye layık görecek de ondan.
EVA: Matti gel seninle sanki hiç yarın olmayacakmış gibi bir hayal kuralım olmaz mı? (şarap içerler)
MATTİ: Olur Eva. Neden olmasın? Bir evimiz olur mesela.
EVA: 2 katlı. Etrafında kocaman bir bahçemiz… Bahçenin bir köşesinde de bir taraça.
MATTİ: Akşamları yorgun argın eve gelmişiz. Taraçamızda oturuyoruz.
EVA: Göz göze, diz dize.
MATTİ: Muhabbet ediyoruz.
EVA: Sen anlatıyorsun, ben dinliyorum
MATTİ: Ben anlatıyorum, sen dinliyorsun Eva. Ben hep anlatıyorum sen hep dinliyorsun.
EVA: Neden sürekli sen anlatıyorsun, benim söyleyeceklerim yok mu?
MATTİ: Tamam gülüm sen de anlat, ben de seni dinlerim. Yeter ki sen şu hayali bozma…
EVA: Derken, hava kararır.
MATTİ: Yavaştan da yağmur çiselemeye başlar.
EVA: Battaniyelerimize sarılıp şarabımızı yudumlarız.
MATTİ: Ne şarabı?
EVA: Sıcak şarap.
MATTİ: Ve ben o şarabı yudumlarken senin gözlerine bakıp… Ne şarabı Eva? Ben paramız yok diyorum, sen bana sıcak şarap diyorsun!
EVA: Tamam hayatım içmeyiz şarap filan. Ya da yılda sadece birkaç kez içeriz. O da babamı ziyarete gittiğimiz zaman.
PUNTİLA: Bana gelin!
EVA: Yeter ki sen şu hayali bozma…
MATTİ: Düşünsene bahçede çocuklarımızın koşuşturduğunu. 5 yılda 5 tane oğlumuz olur mesela.
PUNTİLA: Küçük küçük Puntilalar…
EVA: Matti ne yaptın? 5 çocuk demek benim 5 yılın 4 yılını hamile geçirmem demek. En fazla 2. Ayrıca neden hepsi erkek oluyormuş?
MATTİ: Olur gülüm, 1 kızımız 1 oğlumuz olur mesela.
EVA: Ay Matti düşünsene, tatillerde de çocukları alır dağ evimize gideriz
MATTİ: Ne dağ evi Eva? Ben bir evi nasıl geçindireceğiz onu düşünüyorum sen dağ evi diyorsun!
EVA: Tamam Matti gitmeyiz dağ evine. Anlaştık mı?
MATTİ: Anlaşmadık! (Kısa bir süre kararsız kalır) Ya da anlaştık be Eva! Sıcak şarap içelim hem de her gün. Bir de dağ evimiz olsun, bir de normal evimiz… Kapıda da spor bir araba, hatta bir de şoförümüz.
EVA: Bir de hizmetçimiz!
MATTİ: Onu da tutarız, bu hayal bizim değil mi?
EVA: En azından bu hayal bizim, bu gecelik istediğimiz hayali kurabiliriz
MATTİ: Bize kimse bize engel olamaz.
EVA: Hiç kimse (Müzik yükselir, ışık kararır; Eva ile Matti hayal kurmaya devam ederler.)
hala hafızamdaki yerini koruyan muhteşem bir oyun...