güney
Aşk'ı
tanımlamaya çalışmanın düpedüz gözü pek bir girişim olduğunu bile bile davranıyorum,davranacağım bir kez daha,bu deneme "karpuz çekirdeğinin" karşı sayfalarına kurulduğuna göre:sağlık sınırını aşmış , o çerçeveden taşmış sevgi türüne aşk diyorum ben...Yinede ayrıntıları yabana atmamak gerekir...
Aşk kişilerarası bir ilişkidir: yani,sahiplenmede aradığımız şey, sahiplenilen kişinin ( yada idealin) kendisini vermesidir.Bizim hoşumuza giden,bu verişteki kişiliktir yoksa verilen nesne değil.Ten , güzellik zeka verilmedikleri sürece aşktaki çekiciliklerini yitirirler...
Bu saf haliyle aşk,içten harekete katılımdır; bu hareketle karşıdaki kendini doğal olarak kendini tanımlayan değerlere doğru yönelir ve özde ne ise yaşam dada odur....Bence...
gelelim buraya;
ne aşklar yaşanıyor ne savdalar dilleniyor,besteler ,güfteler yapılıyor ve klavyemiz notalarımız sözlerimiz oluyor..
Kimi;
ilahi aşkını anlatıyor kocaman yüreğiyle, methiyeler diziyor sayfalarca...Aşkın en büyüğünü yaşıyor,anlatıyor çağırıyor , hep beraber diyor.."kim olursan ol gel " diyor mevlana misali.....
Kimi;
romantik aşık platonik.."kapın her çalındıkça omudur diyeceksin" derken aslında "sen hayatın boyunca o şarkının kapısında bekleyeceksin "diyor..Platonik bir aşkı anlatırken kendince acılar çekiyor belkide çektiriyor...
Kimi;
teknoloji aşığı bütün programları takip ederken yüzünde arsız çocukların ifadesiyle, uykusuz hep yeni hep yeniye olan aşkının peşinde koşuyor...
Kimi marjinal;
sözcüklere aşık,renge aşık, tutkuya aşık,tutkusuz hiç bir şey olamalı ona göre...aşk tutkulu ve marjinal olmalı,seyrederken doğayı resmediyor sözcüklerin gizemli dünyasında kocaman bir aşkı....
Kimi siyasi;
tutuklu... hücresinde tutkulu..her aşkın içinde siyaset olmalı derken inandığı ve gerçekleştirmek istediği ideallerinin peşinde koşarken durdurak bilmeden,canı yansada bazen "asla" diyor; asla vazgeçmiyor tutkulu ve gözaltında ki aşkından...
Ve aşkı tıpkı dilimizdeki ezberlediğimiz (bana göre yanlış bir ezber) yaşayanlar onlar yokmu...ooooo hemde ne çok aşıklar var farkına varmadan sarfettikleri sözcükler içinde
"asla terketmeyeceğim" " sen nereye ben oraya" "başka kapıya desende asla" derken çığlık çığlığa nasılda eleveriyor kendini elinde olmasada...
İşte böyle SÜPER in aşklarıda süper..
Olaganüstü renkler ,olaganüstü sözler,bazen şaşkınlıkla,bazen gülerek bakarken ekrana ortak oluyoruz aslında kocaman aşklara...
Anlatın bakalım bir tek sözcükle sizde aşklarınızı....
S. Güney...
tanımlamaya çalışmanın düpedüz gözü pek bir girişim olduğunu bile bile davranıyorum,davranacağım bir kez daha,bu deneme "karpuz çekirdeğinin" karşı sayfalarına kurulduğuna göre:sağlık sınırını aşmış , o çerçeveden taşmış sevgi türüne aşk diyorum ben...Yinede ayrıntıları yabana atmamak gerekir...
Aşk kişilerarası bir ilişkidir: yani,sahiplenmede aradığımız şey, sahiplenilen kişinin ( yada idealin) kendisini vermesidir.Bizim hoşumuza giden,bu verişteki kişiliktir yoksa verilen nesne değil.Ten , güzellik zeka verilmedikleri sürece aşktaki çekiciliklerini yitirirler...
Bu saf haliyle aşk,içten harekete katılımdır; bu hareketle karşıdaki kendini doğal olarak kendini tanımlayan değerlere doğru yönelir ve özde ne ise yaşam dada odur....Bence...
gelelim buraya;
ne aşklar yaşanıyor ne savdalar dilleniyor,besteler ,güfteler yapılıyor ve klavyemiz notalarımız sözlerimiz oluyor..
Kimi;
ilahi aşkını anlatıyor kocaman yüreğiyle, methiyeler diziyor sayfalarca...Aşkın en büyüğünü yaşıyor,anlatıyor çağırıyor , hep beraber diyor.."kim olursan ol gel " diyor mevlana misali.....
Kimi;
romantik aşık platonik.."kapın her çalındıkça omudur diyeceksin" derken aslında "sen hayatın boyunca o şarkının kapısında bekleyeceksin "diyor..Platonik bir aşkı anlatırken kendince acılar çekiyor belkide çektiriyor...
Kimi;
teknoloji aşığı bütün programları takip ederken yüzünde arsız çocukların ifadesiyle, uykusuz hep yeni hep yeniye olan aşkının peşinde koşuyor...
Kimi marjinal;
sözcüklere aşık,renge aşık, tutkuya aşık,tutkusuz hiç bir şey olamalı ona göre...aşk tutkulu ve marjinal olmalı,seyrederken doğayı resmediyor sözcüklerin gizemli dünyasında kocaman bir aşkı....
Kimi siyasi;
tutuklu... hücresinde tutkulu..her aşkın içinde siyaset olmalı derken inandığı ve gerçekleştirmek istediği ideallerinin peşinde koşarken durdurak bilmeden,canı yansada bazen "asla" diyor; asla vazgeçmiyor tutkulu ve gözaltında ki aşkından...
Ve aşkı tıpkı dilimizdeki ezberlediğimiz (bana göre yanlış bir ezber) yaşayanlar onlar yokmu...ooooo hemde ne çok aşıklar var farkına varmadan sarfettikleri sözcükler içinde
"asla terketmeyeceğim" " sen nereye ben oraya" "başka kapıya desende asla" derken çığlık çığlığa nasılda eleveriyor kendini elinde olmasada...
İşte böyle SÜPER in aşklarıda süper..
Olaganüstü renkler ,olaganüstü sözler,bazen şaşkınlıkla,bazen gülerek bakarken ekrana ortak oluyoruz aslında kocaman aşklara...
Anlatın bakalım bir tek sözcükle sizde aşklarınızı....
S. Güney...