Güneşi Avucuna Alıp Giden Sevgili
Yaşar Bayar
“Ve mâ erselnâke illâ rahmeten li’l-âlemîn”
(Enbiya, 21/107)
Fecir yangınlarının ziyâsısın Sevgili,
Medine Dağları’nın rüyâsısın Sevgili,
Mahşer gibi savrulan o günâhsız çöllerin,
Tecride dil bağlamış deryâsısın Sevgili!
Vahyin ulvî sesinden bütün zerre sinmişti,
Aşkın müntehâsında sırlar alevlenmişti,
Güneşi avucuna alıp giden Sevgili!
Mîrâcınla âlemler pür-nur yere inmişti.
“Toprak yanar, su yanar, ateş yanar, kül yanar…”
Gecenin şafağında, kızıl bir kâkül yanar,
Yolcu yorgun, yük ağır, menzil çok uzaklarda,
Gülşende gül kokundan sâf bir tevekkül yanar.
Yaşar Bayar
“Ve mâ erselnâke illâ rahmeten li’l-âlemîn”
(Enbiya, 21/107)
Fecir yangınlarının ziyâsısın Sevgili,
Medine Dağları’nın rüyâsısın Sevgili,
Mahşer gibi savrulan o günâhsız çöllerin,
Tecride dil bağlamış deryâsısın Sevgili!
Vahyin ulvî sesinden bütün zerre sinmişti,
Aşkın müntehâsında sırlar alevlenmişti,
Güneşi avucuna alıp giden Sevgili!
Mîrâcınla âlemler pür-nur yere inmişti.
“Toprak yanar, su yanar, ateş yanar, kül yanar…”
Gecenin şafağında, kızıl bir kâkül yanar,
Yolcu yorgun, yük ağır, menzil çok uzaklarda,
Gülşende gül kokundan sâf bir tevekkül yanar.