Günlerden sükût
Münzevi kelimeler; Ağrılı ve sızılı Ölüme raptedilmiş sesim..
Yüreğim yaslanacak bir dağ bulana kadar bir kenara bıraktım yazmayı
Issız ve hecesiz kalmayı yeğledim. Bir ikindi ağırlığında tutuldum ölüm kokusuna..
Temmuzdu, turna katarı gibi geçtin Mucur doldu viranem
Bilmezsin, kömür kokusu benzemez rayihaya Ölümü düşlemekten başka tercih kalmaz!..
Ölümü anmaktan korkmuyor ruhum.. Ölümle aralanıyor hayatın kapıları
Ölümü korkunç bulanlar yanıldılar Nihayetsiz bir özgürlüktür ölüm
Beklemek ne güzel şeydir Hele ki sükûtla
Aylardan uzlet
Önüm arkam kargaşa.. Kendime çekilişim kendimi kendim içinde arayışımın tekmilidir. Kendimden yoksun kalmanın sıkıntısını yaşadığım bir tan vaktinde çekildim deli köşeme
Baştan ayağa değiştirdim kelimeleri ve anlamlarını Hiçe saydım, insanları ve yüzlerindeki derme çatma ifadeleri.. Tüm zamanları eskittim.
Zamanı hiçe saymaktan tüm zamanların sahibine sığınırım..
Döndüm ve göğe çevirdim direncimi Yüzümü çevirip aya bakmışken gel de çık işin içinden şimdi!..
Unutuşlarımda nefes almak gibi bir şey ayı seyre koyulmak…
Uzun ve sıkıntılı bir günün sonunda ancak duayla sükûnet bulur metruk sevdam
Hadi kendim, namaza
Vakitlerden gece
Durgunlaştı gece Vakit alıp başını gitmiş
Ben Susmayı beceremem, mutlaka yazmalıyım.. .
Biliyorum, bu gecede sırtımı dayayabileceğim bir şey var Birazdan beni bulacak
Ancak kördüğümdür kelimeler.. Hem gece, gece kimsesiz
Geçmiyor Hiçbir şey geçmiyor.. Geçen zaman kalan acı.
Kalan, kum gibi yara... Gökyüzünde değil, yeryüzünde değil kalp yüzünde kalanlardır
Çisil çisil yağmur yağan bir İstanbul günü
İlk sayfaya bir dua:
Mevlam! Sen, maliksin.. Her şeyin sahibi olan ancak sensin..
Bana kendimi geri verir misin?
Yıldızlardan zühre
Dağ gibi ıssızım.. Birazdan yağmur yağar.. Terk edilmişliğin kokusu duyulur topraktan.
Ben buyum işte! Zambak gibi gayri meskûn Neden diye sorma sakın!
Kuşlar üşür ahrazım!
Bahar gitti ve gelmez oldu.. Ardı sıra kara toprak giydi heveslerim..
Ancak henüz yeryüzüyken yurdum, özlemenin yeri yok sana dair
Çekip vursam diyorum özlemişliğimi Çekip vursam
Ahrazım!
Yüzüme ayrılık çarpar, ağlarım
Dağdır; Issızdır Nesrin kokusu duyulur
Ve, bahar gelmeden
Nüzul vurur gelinciklere
Duha;
Sırtımı dayayabileceğim şey, birazdan beni bulacak demiştim.
- Hamdolsun...
;Kuşluk vaktine andolsun,
Durgunlaştığı zaman geceye andolsun ki,
Rabb;in seni bırakmadı ve sana darılmadı.
Elbette senin sonraki her dönemin ilkinden iyi olacaktır.;
alıntı
Münzevi kelimeler; Ağrılı ve sızılı Ölüme raptedilmiş sesim..
Yüreğim yaslanacak bir dağ bulana kadar bir kenara bıraktım yazmayı
Issız ve hecesiz kalmayı yeğledim. Bir ikindi ağırlığında tutuldum ölüm kokusuna..
Temmuzdu, turna katarı gibi geçtin Mucur doldu viranem
Bilmezsin, kömür kokusu benzemez rayihaya Ölümü düşlemekten başka tercih kalmaz!..
Ölümü anmaktan korkmuyor ruhum.. Ölümle aralanıyor hayatın kapıları
Ölümü korkunç bulanlar yanıldılar Nihayetsiz bir özgürlüktür ölüm
Beklemek ne güzel şeydir Hele ki sükûtla
Aylardan uzlet
Önüm arkam kargaşa.. Kendime çekilişim kendimi kendim içinde arayışımın tekmilidir. Kendimden yoksun kalmanın sıkıntısını yaşadığım bir tan vaktinde çekildim deli köşeme
Baştan ayağa değiştirdim kelimeleri ve anlamlarını Hiçe saydım, insanları ve yüzlerindeki derme çatma ifadeleri.. Tüm zamanları eskittim.
Zamanı hiçe saymaktan tüm zamanların sahibine sığınırım..
Döndüm ve göğe çevirdim direncimi Yüzümü çevirip aya bakmışken gel de çık işin içinden şimdi!..
Unutuşlarımda nefes almak gibi bir şey ayı seyre koyulmak…
Uzun ve sıkıntılı bir günün sonunda ancak duayla sükûnet bulur metruk sevdam
Hadi kendim, namaza
Vakitlerden gece
Durgunlaştı gece Vakit alıp başını gitmiş
Ben Susmayı beceremem, mutlaka yazmalıyım.. .
Biliyorum, bu gecede sırtımı dayayabileceğim bir şey var Birazdan beni bulacak
Ancak kördüğümdür kelimeler.. Hem gece, gece kimsesiz
Geçmiyor Hiçbir şey geçmiyor.. Geçen zaman kalan acı.
Kalan, kum gibi yara... Gökyüzünde değil, yeryüzünde değil kalp yüzünde kalanlardır
Çisil çisil yağmur yağan bir İstanbul günü
İlk sayfaya bir dua:
Mevlam! Sen, maliksin.. Her şeyin sahibi olan ancak sensin..
Bana kendimi geri verir misin?
Yıldızlardan zühre
Dağ gibi ıssızım.. Birazdan yağmur yağar.. Terk edilmişliğin kokusu duyulur topraktan.
Ben buyum işte! Zambak gibi gayri meskûn Neden diye sorma sakın!
Kuşlar üşür ahrazım!
Bahar gitti ve gelmez oldu.. Ardı sıra kara toprak giydi heveslerim..
Ancak henüz yeryüzüyken yurdum, özlemenin yeri yok sana dair
Çekip vursam diyorum özlemişliğimi Çekip vursam
Ahrazım!
Yüzüme ayrılık çarpar, ağlarım
Dağdır; Issızdır Nesrin kokusu duyulur
Ve, bahar gelmeden
Nüzul vurur gelinciklere
Duha;
Sırtımı dayayabileceğim şey, birazdan beni bulacak demiştim.
- Hamdolsun...
;Kuşluk vaktine andolsun,
Durgunlaştığı zaman geceye andolsun ki,
Rabb;in seni bırakmadı ve sana darılmadı.
Elbette senin sonraki her dönemin ilkinden iyi olacaktır.;
alıntı